"Al Chan abi."
Felix elindeki sıcak çayı Chan abisine uzatırken gözlerini Minho abisinden ayırıp yavaşça kapının yanında hala montuyla dikilen Hyunjin'e çevirdi. Hyunjin suçlayıcı bakışları üzerinde hissedince başını yavaşça kaldırıp gözlerini parkelerden ayırıp Felix'e çevirdi. Felix bakışlarıyla ona aptal olduğunu söylüyordu resmen. Felix bile Hyunjin'e böyle bakarken kim bilir diğerleri nasıl düşünüyordu? Hyunjin başını yavaşça geri eğdi ve dudaklarını büzüştürdü.
"Üzgünüm, benim hatam."
Neredeyse duyulmayacak bir ses tonuyla konuşurken, Minho ve Chan abisi hemen ona doğru dönünce bakışlarını tekrardan parkeden ayırdı.
"Seninle bir ilgisi yok Hyunjin, bu benimle ilgili bir şey."dedi Minho sakin bir ses tonuyla. Hyunjin hızlıca kaşlarını çattı.
"Beni rahatlatmaya çalışma, seni orada yalnız bırakmasaydım bu yaşanmazdı."diye biraz sesini yükselterek konuştuğunda Minho gözlerini devirip tekrardan ona döndü.
"Hyunjin, bu benimle alakalı diyorum. Saçma sapan hayaller görmesem bu yaşanmazdı. Bakıcıya mı ihtiyacım var sanıyorsunuz? Benim uzaklaşmaya ihtiyacım var."
"En son uzaklaştığında ne olduğunu hala görebiliyoruz. Yüzünden okunuyor ne hikmetse(!)"dediğinde Felix, Minho gözlerini tekrardan ona çevirdi ve elini yavaşça gözündeki yaraya götürdü. O hep orada kalacaktı değil mi? Makyajla bir yere kadar kapatılabilirdi. Stayler onu bu şekilde beğenmeyebilirdi.
"Belki de gruptan ayrılmalıyım."
"Minho, saçmalıyorsun yine. Gruptan falan ayrılmayacaksın."dedi Chan hızlıca ve gözlerini elindeki kupa bardağının içindeki çaya odakladı. Minho konuşurken kendini sinirlenmemek için çaya odaklamaya çalışıyordu.
"Neden, zaten istemiyorsun beni. Gruba da faydadan çok zararım var. Sizin için daha iyi olacak, artık eskisi kadar da sevilmiyorum. Çoğu hayran beni istemiyor, ölmemi isteyenler bile var. Çok sorun çıkarıyorum, bir süre sonra şirkette benimle uğraşmak istemeyecek-"
"Kapa çeneni be!"
Chan bir anda bağırınca, Minho yerinde sıçrayarak konuşmayı durdurmak zorunda kaldı. Gözleri kocaman açık bir şekilde Chan'a bakarken, Chan hızlıca ayağa kalktı ve çayı masaya bırakıp Minho'yu bileğinden yakalayarak ayağa kaldırdı.
"Sakın odaya gelmeye kalkmayın!"diye çocuklara karşı tehditvari bir şekilde konuşunca, çocuklar hemen itiraz etmeye başlamıştı.
"Abi ne yapacaksın?"diye seslendi Hyunjin ve hemen onların peşine takıldı. Chan hızlıca ilerlerken Minho acıyan bileğini kurtarmaya çalışıyordu.
"Changbin abi bir şey yap."dedi Felix hızlıca onu dürterek. Changbin hemen yerinden kalktı ve peşlerinden koştu. Onlardan önce odanın kapısına geldi ve kapının kolunu sıkıca tutup geçmelerine izin vermedi.
"Changbin çekil."dedi Chan onu önünden çekmeye çalışarak.
"Hayır, buna tekrardan izin veremem."dedi Changbin ve onu ittirmeye başladı.
"Changbin, bir şey yapmayacağım. Sadece konuşacağım. Çekil şuradan."dedi Chan onu tekrardan kapının önünden çekmeye çalışarak.
"Söz ver, sana güvenemiyorum."dedi Changbin kapıya yaslanıp kapı kolunu sıkıca tutarak.
"Söz veriyorum Changbin."diye konuştu Chan, sinirle solumaya başlarken. Ne sanıyorlardı onu, seri katil falan mı? Tabiki de Minho'ya bir şey yapmayacaktı. Sadece özel konuşmak istiyordu, diğer üyelerine nasıl davranıyorsa ona da aynı şekilde davranmak istiyordu.