20

2K 183 33
                                    

Yeniden buradayım. Hayatımı zindana çeviren o sokak. O evler, o insanlar... ve daha sayabileceğim bir sürü sebep. Tekrardan buradayım, yine o kurumuş çiçeklerin başındayım. Babamın bizimle beraber yaktığı o kıymetli çiçekleri. Toprağın üzerinde ölü bir şekilde yatıyorlar. Çoğu erimiş olan karlarda onlara eşlik ediyorlardı. Gözümden yavaşça bir yaş süzülürken başımı havaya kaldırdım ve evimizin yan tarafındaki binaya baktım. Hala yerli yerinde duruyordu. Tüm çığlıklarımın, tüm acılarımın sindiği duvarlar yıkılmamıştı. O ağırlıkla hala dimdik durabiliyordu. Benden daha güçlüydü bu bina. Ben çoktan yıkılmıştım.

Biraz olduğum yerde bekledikten sonra yavaşça bahçe kapısına doğru ilerledim ve bahçeden çıktım. Diğer binaya doğru ilerledim ve demir kapının önünde durdum. Bir süre uzun kapıya bakındıktan sonra ellerimle demirleri kavradım ve kapıyı sarstım. Kilitliydi. Biraz geri çekildim ve kapıya biraz daha baktım. Bu kapıdan zorla sokulmalarım gözümde canlanıyordu. Belkide çoğu kişinin görüp ama sessiz kaldığı o manzara. Gözlerimi sıkıca kapatıp derin bir nefes aldım ve demirlere tekrardan yaklaştım. Demire hızlıca tırmanıp diğer tarafa geçtim ve bahçeye atladım. Hemen dikleşip üzerimi düzelttim ve başımı eve çevirdim. Yavaşça ve güçlü olmaya çalışan adımlarla eve doğru ilerledim. Merdivenleri çıkıp kapının önüne geldi ve kapıyı geriye doğru ittirmeye çalıştım. Ama bir işe yaramadı. Kapı açılmıyordu. Tüm bedenim titremeye başlarken ellerimi kapıya bastırdım ve gözlerimi kapattım tekrardan.

'Evime hoşgeldin Minho, burada çok eğleneceğiz. Sadece sen ve ben.'

'Ben evime gitmek istiyorum.'

'Aaa! Daha yeni geldik bebeğim.'

Kafamda eski konuşmalar canlanırken hızlıca kendimi geri ittirip kapıdan uzaklaştım ve gözlerimi açtım hızlıca. Zaten sesler beni zorlamıyormuş gibi, o görüntülerde bir bir zihnime doluşuyordu.

Kapıdan biraz daha uzaklaştım ve yan taraftaki pencereye yaklaştım. Perde çekili değildi, o yüzden evin içindeki eşyaları görebiliyordum. Aynı eşyalar hala olduğu yerde duruyordu. Ellerimi pencerenin alt kısmına koydum ve camı yukarı çekmeye çalıştım. Beceremedim tabiki de. Ellerimi cama yasladım ve camı yukarı doğru ittirmek için kuvvet uyguladım. Tüm gücümü kullanırken cam yukarı doğru kayınca gözlerim kocaman açıldı. Gerçekten de başarabilmiştim. Ellerimi camın altına sokup yukarı kaldırdım iyice ve ilk önce bacağımı içeri atıp sonra tüm bedenimi içeri soktum. Dışarıda güneş olmasına rağmen içerisi karanlık ve izbe duruyordu. Girdiğim oda salondu. Yavaşça etrafıma baka baka salondan çıktım ve koridora çıktım. Koridorda yavaşça yürürken odalara bakıyordum.

'Nolur bırak beni, yalvarırım bırak beni!'

'Sakin ol meleğim, seninle işim bittiğinde gideceksin.'

'Yardım edin, yardım edin!'

Çığlıklarım kulağımda yankılanırken hızlıca ellerimle kulaklarımı kapatıp biraz daha ilerledim. Aynalı odaya geldiğimde olduğum yerde kaldım ve ellerimi kulaklarımdan çektim. Aralık olan kapıdan aynayı görebiliyordum.

'Nasıl göründüğüne bak Minho, kızlardan daha güzelsin. Beni daha çok tatmin ediyorsun.'

Tokat sesi kulağımda yankılanırken gözlerimi yansımam gözüken aynadan ayırdım ve arkamdaki odaya çevirdim.

'Demek beni annene şikayet edecektin ha? Sakat annen bu durumda ne yapacak!?'

Tekrardan kulağıma tokat sesi ve çığlık seslerim doluşurken geri geri ilerledim. Ellerimi tekrardan kulaklarıma kapattım ve sırtım duvara çarpınca durmak zorunda kaldım. Duvarlar üzerime üzerime geliyorlardı sanki, hepsi beni öldürmeye çalışıyor gibilerdi.

hi, I'm here tooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin