8.Bölüm: "Haber"

709 73 14
                                    

"Sırf bir ünlü diye ona hayran değildim. Böyle hissetmek çok yanlış olurdu."

***

Yeni bir güne uyandığımda kendimi burada kaldığım süre boyunca ilk defa bu kadar mutsuz hissediyordum. Hatta dün geceden beri düşünüyordum. Burada ne yapıyordum? Ne zamana kadar burada kalacaktım? Ailem beni çok merak etmiş midir?

Tüm bu sorular kafamın içinde dönüp dururken üstüme giydiğim pijamaları çıkartarak gündelik kıyafetler giyindim. Saat çok erkendi. Kalkıp kahvaltı hazırlayabilirdim.

Evdeki malzemelerle pek fazla Türk usulü kahvaltı hazırlayamasam da bir şeyler yapabilirdim. Bu yüzden odadan çıkıp mutfağa doğru ilerledim.

Buzdolabından çıkardığım malzemeleri de ada tezgahının üstüne koydum. Yumurtalarla omlet yapabilirdim.

Çay olmadığı için üzülsem de bunu pek dert etmeyip omleti yaptıktan sonra yeşillikleri doğramaya başladım.

Normalde çok fazla kahvaltı etmeyi sevmezdim, fakat bazı zamanlar serpme kahvaltı yapmaktan hoşlanırdım. Bugün ise biraz da ruh halimi düzeltmek için bir şeyler yapmak istiyordum.

İşe koyulmamla kahvaltı hazırlamam çok sürmemişti. Yeterli malzeme olmadığından zaten çok bir şey ortaya çıkaramamıştım. Peynir, zeytin, bal domates, salatalık, salam omlet, buraya özel reçel ve patates kızartması hazırlamıştım. Bunlara ek olarak portakal suyu sıkmış ve ekmek kızarmıştım. Son olarak dolapta bulduğum sosisi ince ince doğrayıp tavada kızartmıştım.

Umarım salam ve sosis bildiğimiz et türündendir.

İç çekerek, masaya hazırladığım yiyeceklerin görüntüsü ile tebessüm ettim. Bence iyi iş çıkarmıştım.

Tam o an masaya odaklanmışken koluma dokunan bir elle irkilerek küçük bir ürkme sesi çıkardım.

"Ne yapıyorsun?"

Koluma dokunduğu için dilini anladığım Rae, sofraya bakarak soru sormuştu. Aniden sessizce çıkıp gelmesi beni korkutmuştu.

Şöyle bir onu incelediğimde beyaz eşofman üstüne siyah bir bluz giymiş, saçlarını dalgalı bırakmıştı. Ona her baktığımda çok yakışıklı buluyordum ve bu benim açımdan hiç iyi değildi. Dış görünüşünü beğendiğim kişiye ister istemez çekilir ve sürekli onu izlemek isterdim. Bu kendi cinsimde olsa böyleydi. Güzel olan her şeyi izlemeyi severdim.

"Türk kahvaltısı hazırlamaya çalıştım." dedim ve kaşlarımla sandalyeye oturmasını işaret ettim. Tekrardan masayı süzüp işaret ettiğim şeyi yaptı.

"Evdeki malzemelerle bu kadar şey hazırlayabildim. Umarım beğenirsin. Biz her sabah rutin olarak bunları yeriz. Fakat ben pek kahvaltı yapmayı sevmediğim için her gün yemem. Ay çok uzun konuştum. Hadi omletin tadına baksana. Tereyağı ile yaptım. Dereotu da var. Biraz yağlı gelebilir ama tadı ancak böyle çıkar. Sonuçta biz Türk insanı alışmış böyle yemeye. Hadi ne bakıyorsun yesene. "

Çok konuşmuş olmalıyım ki tek kaşını kaldırarak sadece beni dinlemişti. Ama açıklama yapma ihtiyacı hissettiğim için bunları söylemem gerekiyordu.

Yine öylece beklediğini görerek, başımı sağa sola sallayarak ortadaki tabaktan büyük bir dilim omlet keserek önüne koydum. Sonra da kendi önüne koydum. Yan yana oturuyorduk ve kolum boştaki koluna değiyordu. Böylece konuştuğumu anlayabiliyordu.

"Omlette pek sevmem, ama dere otlu güzel oluyor. Hatta bir gün sana soğanlı omlet yapayım daha çok beğenirsin. Neyse nasıl olmuş? Hadi tadına bak."

GEÇİTİN HÜKMÜ "Ruhe"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin