"Rae Min Yang, Güney Kore'nin en iyi ve en yakışıklı idollerinden biriydi hiç şüphesiz. Sahnede adeta devleşiyordu."
***
Güneş, bulutların arasında yerini alırken iki gün çok çabuk geçmiş ve konser günü gelip çatmıştı. Heyecanlıydı, çünkü RACE grubunun konserini en önden izleyebilecekti. Ayrıca kuliste olmak istediğini söylemişti, ama bu tehlikeliydi. Haber yapılma imkanı vardı. Şu durumda kendisinin medyada açığa çıkmasını istemiyordu. Yine de o kulisi çok merak ediyordu. Kısacası ünlü olmanın sahne arkasını görmek istiyordu.
Belki üyelerle de tanışırdı. Fakat onların kötü bir tepki vermelerinden çekiniyordu. Sonuçta arkadaşlarının kariyerini tehlikeye atan bir kızdım. Kore medyasını az çok tanırdım. Bir ünlünün evinde yabancı birinin kalması hiç doğru değildi. Hayranlar tarafından da linç yeme olasılığınız vardı.
Bu sebeplerden dolayı Rae'ye, konser alanında beklememin daha doğru olduğunu söyledim. O ise şaşırmamı sağlayacak bir yanıt vermişti. Konsere Zamir'de geliyordu ve onun baba tarafındaki kuzeni rolünü oynayacaktım. Çünkü çoğunlukla kulis arkasına gelip onun yanında olurmuş. Kuzenini getirmesinin de çok dikkat çekmeyeceğini söyledi.
"Hadi Ayza. Gel kulise gidelim."
Yanıma gelip omzuma dokunan Zamir ile kabul etmekten başka bir çarem olmadığını anlayarak onu takip ettim. Sahne arkasında birçok çalışan oradan oraya koşturuyordu. Gergin bir ortamı vardı.
"Burası makyaj odaları." deyip kapıyı açmasıyla bende peşinden içeri adımladım.
Görüş açıma direkt olarak makyaj masasının önünde oturan Rae'nin girmesiyle gülümsemeden edemedim. Sıkılmış bir şekilde telefonuyla ilgileniyordu.
Maskeli makyöz onunla ilgilenirken o alışmış olmalıydı ki hiç oralı olmuyordu. Aynı durumda ben olsam stres yapmadan edemezdim. Ayrıca yanımdaki kişinin varlığını görmezden gelemez, sürekli aynaya bakardım.
"İnsanın arkadaşının ünlü olması ne güzel, bilet parası vermiyorsun." diyerek yanımda espri mahiyetinde konuşan Zamir ile gülmeden edemedim.
Çok haklıydı. Hele ki Türkiye şartlarında konsere gitmek tam anlamıyla bir hayaldi. E arka sıralardan bilet almanın da pek bir anlamı yoktu. Gerçi o bile pahalıydı. Ya da bizim gelirlerimiz standartların altındaydı.
Bizi fark eden Rae, aynadan bize bakıp telefonla ilgilenmeyi kesti ve makyajının bitmesiyle ayağa kalktı. Anında bakışlarım kıyafetine kaymıştı
Bacaklarını sımsıkı saran siyah deri pantolon ve tarz siyah gömleği ile çok yakışıklı duruyordu. Siyah saçları ise özenle dalgalandırılmış ve hafifçe kabartılmıştı. Yüzüklerine ve küpelerine ise diyecek bir şey yoktu."Hoş geldiniz." dedi normal bir tonda çıkardığım sesiyle. Gülümsememi sürdürdüm. En azından bana dokunmasa da temel kelimeleri anlayabiliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇİTİN HÜKMÜ "Ruhe"
FantasíaGünün birinde nereden bilebilirdim ki kendimi bir anda hayallerimin yerinde Güney Kore'de bulacağımı. Ama aslında bambaşka bir evrende onunla tanışmıştım. Rae Min Yang.. Yine hayallerimdeki asyalı. Biraz huysuz biraz da sert yapılı biri. Peki kader...