"Aşk kulesinin önünde sevişiyor, tenlerimizi birbirine değdiriyorduk."
+18
***
Dudaklarımdaki öpücüğün dokunuşunu hala hissederken geri çekildi. Gözlerindeki bakış tam bir karmaşayı andırıyordu. Bu bakışı çözemediğim için suskun kalmayı tercih ettim. Gelecek açıklamayı merak etmiştim.
Burnu şakaklarıma değerken gözlerini kapadı. İç çekmişti. Kokumu içine çekercesine iç çekmişti.
Gözlerim kendiliğinden kapandı. Sıcak nefesi yüzüme değerken nasıl bu kadar yakınlaştık anlamaya çalışıyordum.
"Gidecek olman.." sessiz bir nefes verdi. "Kendimi geri çekmeme neden oluyor."
Gözlerim doldu. Kendimi çok kötü hissetmiştim. Gitmem onu da etkilemişti. Aramızdaki engeldi mesafeler. Kalbim acıyla kasıldı. Bu engelleri aşmak istiyordum. Ama nasıl aşılır bilmiyordum. Bir çıkış yolu yoktu.
Yutkundum. "Anı yaşayalım Min Yang. Sadece anı." dedim bu dudaklarına doğru yaklaştım. Yarı yolda beni karşılarken dokunuşları çok nazikti.
Alt dudağımı kavrarken beni incitmeyecek şekilde kucağına çekti. Böylelikle yan bir şekilde kucağında yerde oturuyor ve onunla öpüşüyordum.
Dudaklarımı kavrarken belimi okşamayı ise ihmal etmiyordu. Yumuşak saçlarına asılırken kendimi ona bastırdım. Rüya olmasından korkarcasına hissetmek istiyordum. Sanki her an irkilerek uyanacaktım.
Fakat beni öpmeye devam ettikçe gerçek olduğunu iliklerime kadar hissettim. Pürüzsüz tenine, yanağına dokundum. Tek tük çıkan sakalları bile rahatsız etmiyordu. Yüzündeki makyaj aksa bile o hep çok yakışıklı gözüküyordu.
Hafifçe geri çekilirken mırıldandım. Göz kapaklarımı açmamıştım. "Ben seninle olmak istiyorum Rae. Fakat bu imkansız değil mi?"
Gözlerini açtığını hissederken baş parmağıyla yanağımı okşadı. "Dediğin gibi anı yaşayalım."
Yaşadık da. Gece geç saatlere kadar birbirimizden ayrılmamış, dudaklarımıza dokunmuştuk. Ta ki hava serin olup rüzgar esmeye başlayana kadar.
Otele geldiğimizde ise ondan hiç ayrılmak istememiştim. Sonuna kadar anı yaşamayı tercih ederek odanın önünde onu öpmeye başlamıştım. Gece boyu bu rüyadan uyanmayacaktım.
Öyle ki gittikçe öpüşlerimi derinleşmiş, beni kucağına alarak odanın içine sokmuştu. Karanlık odada loş ışığı olan gece lambası yanarken beni yatağa sırt üstü bıraktı.
Heyecandan buz kestim dedikleri bu olsa gerek üşüyordum. Onun sıcaklığına ihtiyacım vardı.
Boynuma derin bir öpücük kondurdu. "Emin misin?"
Hiç olmadığım kadar.
İlklerimi ve hayallerimi onunla yaşamak, gerçekleştirmek istiyordum.
Bugün kaçıncı kez tekrarladım bilmiyorum, ama net olabilmek adına "Anı yaşayalım." dedim ve onu öpmeye devam ettim.
Boynuna tutunurken bacaklarımın arasına girdi. Ağırlığını üzerime vermemeye çalışıyordu. Fakat cevabım üzerine boynumda derin baskılarını hissettim. Öpücükler konduruyor ve arada ince derimi dudaklarının arasında kıstırıyordu.
Boynundaki ellerim saçlarına tırmanırken parmaklarımla yumuşak tutamları çekiştirdim. Kendimden beklenmeyecek derecede atılgan davranıyordum. İtirazım da yoktu. Ana ve zevke odaklanmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇİTİN HÜKMÜ "Ruhe"
FantasyGünün birinde nereden bilebilirdim ki kendimi bir anda hayallerimin yerinde Güney Kore'de bulacağımı. Ama aslında bambaşka bir evrende onunla tanışmıştım. Rae Min Yang.. Yine hayallerimdeki asyalı. Biraz huysuz biraz da sert yapılı biri. Peki kader...