"Artık emin gibi bir şeydim, ben bildiğim evrende değildim."
***
Yemek yemek için geldiğimiz restorantta her şey çok lüks ve bir o kadar sadeydi. Anın tadını çıkarmaya çalışıyordum fakat çoğu kişi Rae'yi tanıdığı için göz hapsindeydik. Özellikle kızlar masaya gelmek için can atıyor gibiydiler.
Ben de olsam fotoğraf veyahut imza almak için gelmek isterdim. Fakat sürekli birinin gözü üstünde olmak rahatsız ediciydi. Rae alıştığı için bunu sorun yapmıyordu. Gerçi ben Rae'ye bakılmasından pek hoşnut değildim. Kıskanmıştım.
"Sen neden yemiyorsun Ayza?" çatal ve bıçağınla oynayan Zamir'e baktım. Ağzındaki lokmasını çiğniyordu.
"Yiyiyorum." diyerek yemeğe odaklanmaya çalıştım.
Ayrıca yarın gece Türkiye'ye gidecektik. Sonunda vakit gelmişti. İlk önce Rae'yi İstanbul'da gezdirmek istiyordum. Beğeneceğinden çok emindim.
"Pardon fotoğraf çekilebilir miyiz?"
Yanımıza iki kız gelmişti, fakat ne dediklerini anlamamıştım. Bu yüzden Zamir'e baktım. Bakışımı anlayarak kulağıma tercüme etmişti.
Rae sözlü bir şekilde onaylayarak kızların kendisiyle fotoğraf çekilmesine izin verdi. Sağ ve sol yanına geçen kızlar gülümseyerek fotoğraf çekilirken teşekkür etmeyi ihmal etmediler.
Her yerde yabancı fark etmek*sizin hayranları vardı. Durum böyle olunca aklım daha da karışıyordu. Nasıl olur da bu kadar tanınan bir insanı daha önce tanımamıştım? Doğrusu ilgimi bir tek BTS grubu çekiyordu, fakat dünyaca tanınan BTS grubu burada tanınmıyordu.
Artık emin gibi bir şeydim, ben bildiğim evrende değildim.
Türkiye'de gidince daha da emin olacaktım.
İç çektim. Bunu nasıl çözecektim bilmiyordum.
Kızlar yanımızdan ayrılınca Rae'ye baktım. Normal haline dönmüştü. Onunla konuşamayacağımı anladığımda yanına oturmak istedim, fakat fotoğraflarda çıkmak istemedim. Zaten şu an bile fotoğraflarda eminim çıkıyordum. Sorun etmiyordum, ama Rae için sorun olabilirdi. Fakat o da sorun etmiyordu.
"Yemekten sonra bara mı gitsek?" dedi ve aynı cümlenin Korece'sini Rae'ye söylemişti.
Rae bana bakarak omuzlarını silkmişti. Bana da fark etmezdi.
"Gideriz, gideriz." dedi Zamir lokmalarını çiğnemeye devam ederken. "Şöyle gazetecilerin olmadığı bir mekana gidelim."
"Rae'yi her türlü çekecekler." dedim biraz düşünceli bir sesle.
"Bir şey olmaz." dedi umursamazca Zamir.
"Peki."
***
Akşam yemeğini yedikten sonra Zamir'in önerisiyle bir bara gelmiştik. Nezih bir bardı. Hayatımda ikinci kez bara geliyordum. Genelde hareketli müzikleri çok sevmediğim için gitmeyi tercih etmezdim. Bu yüzden pek bu ortamlara girmemiştim.
"Ortam güzel değil mi?" diyen Zamir'le yani dercesinde başımı salladım.
"Güzel güzel, hadi dans edelim." deyip beni ayağa kaldırmaya çalıştı. Nazlansam da sonunda pes ederek ayağa kalktım.
Dans etmeyi çok bilmezdim. Zamir'in yönlendirmesiyle dans ediyordum. Ta ki güzel bir kızın peşine gidene kadar.. Beni bırakıp gitmişti. Tek başıma pistte kalırken belimde bir el hissettim. Klasik bir sahne yaşıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇİTİN HÜKMÜ "Ruhe"
FantasyGünün birinde nereden bilebilirdim ki kendimi bir anda hayallerimin yerinde Güney Kore'de bulacağımı. Ama aslında bambaşka bir evrende onunla tanışmıştım. Rae Min Yang.. Yine hayallerimdeki asyalı. Biraz huysuz biraz da sert yapılı biri. Peki kader...