"Paris sokaklarını onunla gezmek isterdim."
***
Günler çok çabuk geçerken kaçılmaz gün gelmişti. Konser turnesi için bugün yola çıkacaktık. Bavulumu dün geceden ayarlamıştım. Tek üzüntüm bir daha buraya dönmeyecek olmamdı.
Açıkçası Rae ile itirafım hakkında konuşmamıştık. Ben de üstelememiştim. Aramızda herhangi bir yakınlıkta olmamıştı.
Bu bir hafta içinde zaten stüdyoda vaktinin çoğunu geçirmiş pratik yapmıştı. Üzülmüş müydüm? Evet.
Ama yapacak bir şeyim yoktu.Demek ki hayat her zaman dizi ve filmlerdeki gibi değildi.
Çoğu şeyi yaşasam da aşk kısmını yaşamayacaktım.
Belki aramızda bir şeyler olsaydı, duygularım gelişebilirdi, fakat kendini geri çekmişti.
Üzülmemi de istemiyor olabilirdi. Zira daha önce de dediğim gibi biraz imkansızı zorlamak gibi bir şeydi.
Bavulumu salona indirdiğimde Rae'de çoktan bavuluyla inmişti. Korece çalıştığım için az çok anlıyordum ve bu yüzden bana temas etmeden çıkalım mı diye sormuştu.
"Çıkalım." diyerek karşılık verdiğimde yanıma gelerek bavulumu eline aldı.
Kendi bavulu ile birlikte taşıdığı bavulumu alarak dış kapıya doğru yöneldi. İtiraz etmeden bavulumu taşımasına izin vermiştim.
"Hey gençlik!" tanıdık ses bir anda sokakta yankılanınca gülümsemeden edemedim.
Zamir'de bizimle gelecekti ve şu an elimde bavuluyla bize doğru seslenmişti.
"Kız yabancı, hadi yine şanslısın bak benim gibi biri sana eşlik edecek." deyip Türkçe konuştuğunda kıkırdadım. Komik çocuktu.
"Evet çok şanslıyım." dedim gülmeye devam ederken.
"Ah tam zamanında yetişmişim."
Elindeki bavulu açık bagaja yerleştirerek Rae ile selamlaştı. Ardından bana doğru dönerek "Heyecan var mı?" diye sordu.
Vardı.
"Var. Ama uçağa binmek için heyecanlıyım. Bir de Fransa'yı göreceğim." elimde olsa çığlık atarak sevinçle tepinirdim. Başka bir ülke daha görecektim daha ne olsun.
"Hadi yine iyisin." dedi ve göz kırparak arabanın arka kapısını açıp bindi.
Rae'de çoktan bindiği için ben de onları beklememek adına seri bir şekilde ön koltuğa oturdum. Klasik şekilde emniyet kemerini bağlarken arabanın içinde müzik sesi yankılandı. Radyoyu açmıştı.
"Ben biraz gidene kadar uyusam olur mu? Dün gece pek uyuyamadım."
Zamir'in esneyerek konuşması üzerine güldüm ve cevap verdim. "Uyu sen. İstersen Rae'ye söyleyeyim müziği kapatsın."
Arka koltukta çoktan uyku pozisyonunu aldığında gözleri kapalı bir şekilde karşılık verdi. "Sorun yok, açık kalsın."
"Peki." diyerek yola odaklandım.
Rae bizi anlamadığı için sessizdi. Dikkatli bir şekilde arabayı sürüyordu.
Sessiz olmaya özen göstererek iç çektim. Onunla son anları yaşıyorduk. Zaten konser boyunca yoğun olacaktı. Görme şansım çok fazla yoktu. Sonra da zaten eve dönecektim.
Fakat eve dönmekle ilgili içimde tuhaf bir his vardı.
Bunun nedeni neydi bilmiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇİTİN HÜKMÜ "Ruhe"
خيال (فانتازيا)Günün birinde nereden bilebilirdim ki kendimi bir anda hayallerimin yerinde Güney Kore'de bulacağımı. Ama aslında bambaşka bir evrende onunla tanışmıştım. Rae Min Yang.. Yine hayallerimdeki asyalı. Biraz huysuz biraz da sert yapılı biri. Peki kader...