"Ve hayran olunacak o eşsiz sesiyle şarkıyı söylemeye başladı."
***
"Rae! Rae!"Evin içinde koşuşturarak ona sesleniyordum. Bir nevi evde onun adıyla bağırarak koşuşturmam rutin halimiz olmuştu. Eğer ona bir şey söyleyeceksem yüksek sesle adını söylemeden edemiyordum. Tıpkı şimdi olduğu gibi.
"Ayza?" geçen birkaç dakikanın ardından sakince odasından dışarı çıkarak o da bana adımla seslendi.
Kendine ait stüdyo tarzında bir müzik odası yapmıştı ve evde kaldığı süre boyunca günün bir çoğunluğunu orada geçiriyordu. Fakat ona seslendiğim an odadan dışarı çıkarak yanıma geliyordu.
Yanına giderek usulca konuşmak için koluna dokundum. "Benim biraz midem bulanıyor ve ağrıyor. Galiba alışık olmadığım için yediklerim dokundu. Mide hapı var mı? Eğer varsa senden rica edebilir miyim?"
Akşam yemeğinden sonra aniden midem bulanmaya başlamış ve karnıma minik kramplar girmeye başlamıştı. Yediğim soslu gıdaları anlaşılan midem kaldırmamıştı. Ayrıca çıkan haberlerden dolayı yaptığım streste dünden beri karnıma vurmuştu. Artık dayanamayacağımı anladığımda ise Rae'den yardım almaya karar vermiştim.
"Tanığım bir doktor var. Çağırmamı ister misin?" diyerek karnımın üzerinde tuttuğum koluma bakarak sordu. Sorarken ifadesi düzdü.
Başımı hayır dercesinde iki yana doğru salladım. "Ağrı kesici ya da mide hapı içsem yeterli olacaktır."
Benim gibi o da başını salladığında koridor boyunca yürümeye başladı. Ben de onu takip etmeye başladım. Mutfağa doğru gidiyordu. Rahatlamak amacıyla derin bir nefes alarak hareketlerini izlemeye başladım.
Köşede kalan küçük bir rafa uzanarak içinden bir kutu çıkarmıştı. Hemen ardından ise kutunun kapağını açarak içinden bir ilaç kutusu çıkarıp önüme koymuştu.
Zaman kaybetmeden raftan aldığım bardağa su doldurarak önüme koyduğu ilaç kutusundan minik hapı çıkardım ve ağzıma alıp suyla beraber yuttum.
"Teşekkür ederim." dedim minnet dolu bir gülümsemeyle. Boş zamanlarımı doldurmak amacıyla temel seviye Korece öğrenmeye başlamıştım ve bu yüzden bazı kelimelerde ona dokunmadan da konuşabiliyordum.
Bakışları gülümsememe kayarken başını aşağı yukarı sallayarak teşekkürümü kabul etti. Nedense dudaklarıma doğru bakması beni heyecanlandırmıştı. Bu da bir anda elim ve ayağımın birbirine karışmasına sebep olmuştu.
Nefeslerim hızlanırken yutkunmadan edemedim. Hatta elimdeki bardak kayar gibi olduğunda sesli bir şekilde tezgaha bırakmıştım.
Neyse ki bu halim çok uzun sürmeden bakışlarını dudaklarımdan çekmiş ve tekrardan gözlerime odaklanmıştı. Fakat onun aksine benim bakışlarım saçlarına odaklanmıştı. Dalgalı saçları aklıma o an Kim Taehyung'u getirmişti. Saç modeli ona benziyordu.
Hatta aynısı diyebilirdik. Kahverengi saçları alnına dökülüyor ve yumuşak görüntüsü sizde dokunma isteği uyandırıyordu.
İçimden gelen cesaretle bir adım ona doğru yaklaştım. Dokunmak istiyordum. Bir daha bu fırsatı yakalayamayabilirdim. Çünkü izlediğim dizilerde veya şarkı kliplerinde gördüğüm oyuncu ve idollerin saçları hep ilgimi çekmişti.
Nedense onlardaki saç şekilleri onlara ayrı bir hava katıyordu. Belki şu an bu hissi tarif edemiyordum, zira bunu ancak görünce anlayabilirdiniz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇİTİN HÜKMÜ "Ruhe"
FantasyGünün birinde nereden bilebilirdim ki kendimi bir anda hayallerimin yerinde Güney Kore'de bulacağımı. Ama aslında bambaşka bir evrende onunla tanışmıştım. Rae Min Yang.. Yine hayallerimdeki asyalı. Biraz huysuz biraz da sert yapılı biri. Peki kader...