Bölüm 32

1.3K 137 85
                                    

"Chaeyoung. Uyanır mısın?"

Kolunda hissettiği hafif dokunuşlarla gözlerini zar zor da olsa açtı Chaeyoung. Gözlerini açmasıyla yatağın önünde eğilmiş bir şekilde ona bakan kocasıyla göz göze gelmişti. Jungkook, Chaeyoung'un uyandığını görür görmez gülümseyerek elini Chaeyoung'un kolundan çekti.

"Günaydın."

Gülümsemesini göz ardı ederek yattığı yerde gözlerini ovaladı ve yatakta oturma pozisyonuna geçip gayet uykulu, ciddi bir sesle ona bakmadan konuştu. "Günaydın."

Kafasını güneşin içinden geçip zemine ışığını verdiği cama baktı. Genelde güneş bu cama erken saatlerde yansırdı. Saatin erken olduğunu yeni kavrayabilmişti Chaeyoung.

Dün geç saatlerde uyuduğu için uykusunu hiç alamamıştı. Jimin'le buluşmalarından sonra saat geç olduğu için eve dönmek zorunda kalmışlardı ve neredeyse hiç gezememişlerdi. Chaeyoung'da boşu boşuna zamanından çaldığını Jungkook'un yüzüne söyledikten sonra elini kahvesini alıp geç saatlere kadar sabah yarım bıraktığı diziyi izlemişti. Hem kahvenin verdiği uykusuzluk hissi hem de geç olması nedeniyle dün gece çok geç saatlerde uyumuştu.

Jungkook ise onu dışarıya çıkarıp onunla vakit geçirmek istiyordu. Jimin'in aralarının bozuk olduğunu bilmesine rağmen dünden beri peşlerinden ayrılmadığı için sabahtan beri telefonda azarlıyordu onu.

"Saat kaç?"

"Saat...Dokuza geliyor. Artık kalkman lazım çünkü yapmamız gereken bir telafi var."

Chaeyoung uykulu gözleriyle kaşlarını çatıp Jungkook'a baktı. Neyin telafisinden bahsettiğini anlamamıştı. "Telafi?"

"Dün gezemedik ya...Dışarıya çıkalım diyorum."

Chaeyoung Jungkook'un göremeyeceği şekilde gözlerini devirdikten sonra yataktan oturur pozisyonunda kalçasının üstünde sürünerek yatağın ucuna geldi ve kalktı. Sabahları uyandığında sinirli oluyordu. Ayrıca dün gece Jungkook'a kızgın uyuması da sinirini kat kat arttırıyordu.

Bir şey demeden elleriyle gözlerini tekrar ovuşturup banyoya girdi ve aynadan kendine baktı. Musluğu açıp birkaç kez soğuk suya yüzünü vurması, vücuduna elektrik çarpmış hissiyatı vermişti.

"Ben aşağıdayım Chaeyoung. İşlerini bitirdikten sonra sende gel."

Gittikçe uzaklaşan sesten sonra merdivenlerde duyduğu adım sesleriyle aşağı indiğini anlamıştı. Bugün dışarı çıkmak istiyordu çünkü uzun zamandır hiç kendi isteğiyle ya da mutlu bir şekilde dışarı dolaşmaya çıkmamıştı. 

Musluğu kapatıp uykusunu açmış bir şekilde yüzünü havluyla kuruladı ve o da aşağı inmeye başladı. Gerçekten acıktığını hissediyordu. Daha kahvaltı hazırlayacaktı.

Aşağı inerken mutfaktan gelen ocak sesiyle adımlarını salondan mutfağa çevirmişti. Kafasını uzatıp mutfak kapısından içeriye bakmaya çalışırken Jungkook'un ocak başında olduğunu görüp mutfağa giden adımlarını durdurdu. Kahvaltıyı o mu hazırlamıştı yani?

"Sen mi hazırladın kahvaltıyı?"

Elindeki tavanın sapından tutmuş bir şekilde vücudunu ona döndürüp gülümsedi. Kahvaltı nasıl hazırlanır bilmemesine rağmen önceden Chaeyoung'u izlediği zamanlardan birkaç şeyler öğrenmişti. "Yani...Denedim sayılır."

Chaeyoung alaylı bir gülümsemeyle sandalyeye oturup onu izlemeye başladı. "Bu hamaratlığınızı neye borçluyuz?"

"Hiçbir şeye. Sadece bu seferliğine sana ben hazırlamak istedim o kadar." Derin bir nefes alarak ocağın başında durmaya devam etti. Kendini affettirmeye çalışıyordu, pek işe yaradığı söylenemezdi tabi.

retrouvailles ❧ RosékookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin