-düzenlendi-
***
"Naber Jisoo?"
Jungkook karşısındaki kadının karşısında hafifçe eğilerek selam verdikten sonra, arkasındaki sandalyeye sırtını yaslayarak oturdu. O sırada karşısındaki kadında onun gibi selam vermeyi bırakıp sandalyesine oturmuştu bile.
"İyiyim Jungkook. Sen nasılsın?"
"Bende iyiyim...Bir şeyler içer misin?"
Jisoo çantasını masanın en ucuna koyarak Jungkook'a bakış attı. İşi bitince gününü de bitmiş sayıyordu. Yorgunluktan bitmiş olmasına rağmen Chaeyoung ve Jungkook'u sevdiği için onlara yardım etmeyi yorgunluk olarak görmüyordu.
Normalde dün Jisoo'nun çalıştığı yerde buluşacaklardı. Ama Jungkook Busan'dan Seul'e gelene kadar çok uzun bir süre geçmişti ve haliyle çalıştığı yer kapanmıştı. Uygun bir kafe bulduktan sonra karşılıklı oturuyorlardı şimdide.
"Su olabilir sadece. Sağol Jungkook."
"Tamam. Garson gelsin, söyleyeceğim."
Bir süre sessizce garsonu bekledikten sonra ikisi de siparişlerini vermesiyle konuşmaya hazırlandı Jungkook. Chaeyoung'a Namjoon'la buluşacağını söylemişti. Artık karısına yalan söylemek istemiyordu ama aralarının düzelmesi için tek çözüm bu yoldan geçiyordu.
"Sen benimle ne konuşacaktın?"
Boğazını temizleyerek gergince ellerini masanın üstüne kilitledi ve gözlerini kaçırdı. Karısıyla arasında olan şeyleri başkalarıyla paylaşmaktan nefret ediyordu ama bunu meslek olarak hayatını devam ettiren bir insandan yardım almazsa, 1 yıl daha böyle kalacaklarına emindi.
"Şey aslında...Chaeyoung sana bir şeyler anlatıyordur. Aramızın biraz bozuk olduğunu biliyorsun."
Jisoo'nun bir abla edasıyla kafasını salladığını gördüğümde kafamı yeniden eğdi. Chaeyoung, Jisoo'yu nasıl görüyordu bilmiyordu ama bu kadar kısa sürede Jisoo'yu abla olarak kazımıştı kendisi hafızasına. Bütün dertlerini anlatabileceği bir ablasıymış gibi hissediyordu.
"Onunla biraz konuşmaya çalışıyorum ama pek sıcak yaklaşmıyor gibi. Senden yardım istemeye geldim. Belki biraz anlarsın böyle şeylerden."
"Ben bunun okulu okudum Jungkook. Profesyonel olduğumu söylemem ama az çok birkaç fikrim olduğunu söyleyebilirim...Bence biraz değişiklik ikiniz içinde iyi gelebilir."
"Ne gibi değişiklik?"
Jisoo, Jungkook'un sorusuyla gözlerini masadan çekip göz teması kurdu. Fazla ciddi bir yüz ifadesiyle bakıyordu Jungkook'a. Bunu Jungkook'da farketmişti.
"Her şey. Bir zamanlar Chaeyoung'un kalbinin kırıldığından bir haberim. Bana anlatıyordu...Bu arada, yanlış anlama. Kalbini kıran kişinin sen olduğunu ima etmeye çalışmıyorum. Sadece o kadar yaşadığınız olay üstüne senin davranışların biraz olayın tuzu biberi oldu."
Jisoo'nun anlattıklarıyla Jungkook'un kafasında şimdiden düşünceler doluşmuştu. O zamanları hatırlıyordu. Ji-Young'un ölmesini konduramadığı için bütün suçu Chaeyoung'a atıyordu. Pişmandı ama o zamanın psikolojisini yeniden empati yaparak düşündüğünde kendine yine de hak veriyordu. Sadece bu kadar fazla davranmamalıydı.
"Bence, yeni şeyler denemelisiniz. Chaeyoung'a söylediklerimi biraz da sana söylemiş gibi olacağım ama...hayatınızı değiştirin. Yeni yerler gezin. Yeni yeni saç renkleri deneyin. Birlikte kamp yapın, ülke gezin, yeni yemekler deneyin, mesela kitaplar da okuyabilirsiniz. Birçok kitap okudum, size bir sürü tavsiye verebilirim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
retrouvailles ❧ Rosékook
Fiksi PenggemarJungkook, oğlunun ölmesinde eşi Roseanne'i suçluyordu. [rsk] family fanfiction [Devam ediyor] Yooxies_Is_Roseline |2021|