Bölüm 33

1.1K 120 66
                                    

Rosékook okuyan arkadaşlarınızı etiketlerseniz beni çok mutlu edersiniz❤️

İyi okumalar❤️

***

"Düzgün bir cevap vermedin. Gidelim mi, gitmeyelim mi?"

Chaeyoung birkez daha gözlerini televizyonda çıkan diziden ayırmadan Jungkook'a cevap olarak dudağını büzmüştü. Ne demesi gerektiği arasında kararsız kalmıştı. Gidip etrafı mı gezmeliydi, yoksa evde her zamanki gibi oturup Jungkook'la küs olarak mı kalmalıydı emin değildi.

"Bilmiyorum."

Jungkook daha fazla sıkmamak amacıyla gergin olsa bile ona hissettirmeyecek şekilde gülümsedi. Aralarını düzeltmeye çalışıyordu ama Chaeyoung'un ona yardımcı olmaması bazen gerçekten sinirlerinin gerilmesine neden oluyordu. Tek çabalayan kendisiymiş gibi hissediyordu.

"Çok güzel olmaz mıydı gerçekten? Düşünsene her yeri gezip yeni yeni yemekler, kıyafetler, kültürler görüyoruz. Hem karavan tutarız. 3 gün içinde bir tane ülkeyi gezmeye çalışırız. Sende çok sıkılmadın mı evde boş boş oturmaktan gerçekten?"

Chaeyoung bir şey demeden gözlerini televizyona dikmeye devam etti. Aslında böyle bir şey yapması iyi olurdu. Jisoo, ona hayatına farklılık katması gerektiğini söylemişti. Belki de bu şekilde hayatını gerçekten olumlu yönde değiştirebilirdi.

"Ya nereye gideceğiz?"

"Bilmem. Mesela ilk Japonya'dan başlayabiliriz. Fransa, Avusturalya, Almanya, Türkiye... Bir sürü ülkeler var. Onların yaşantılarını hiç merak etmiyor musun gerçekten?"

Chaeyoung yine sessizliğini koruyarak bakışlarını Jungkook'a dikti. Bu gerçekten zorlu bir işti. Bunun için para lazımdı ve paralarının zaten bir çoğunu ev almak için harcamışlardı.

"Bunun için para lazım Jungkook. Bunun oteli var, arabası var, yemeği var. Ayrıca Jimin'in izin vereceğini sanmıyorum."

Jungkook, Chaeyoung'un dediği şeylerle bir süre suskunca halıya bakarak dediklerini tarttı. Gayet mantıklı konuşuyordu. Bunun için para lazımdı ve kendileri o kadar yüksek bir gelirli aile değildi. 

"O Jimin'i bir gün gerçekten döveceğim. Gerekirse fazladan çalışırım. Sadece senin kararına bağlıyım."

Bir süre sadece susarak yüzüne baktı kocasının. Düşünüyordu. Ayrıca Avusturalya'ya gitmeyi de istiyordu. Çünkü ailesini çok özlemişti.

"Ailemi ziyaret edeceğiz?"

"Tamam."

Chaeyoung ciddi suratıyla kafasını 'peki' anlamında sallayıp bacak bacak üstüne attığı bacaklarını çözüp rahatça arkasına yaslandı. O sırada Jungkook, ona dişlerini gösterek gülümseyerek ayağa kalktı. "Tamam o zaman. Ben uçak bileti alacağım. İlk nereye gideceğiz."

"Farketmez."

Jungkook gülümseyen yüzüyle aklına bir şey gelmiş olacak ki parmağıyla 'bir saniye' işareti yapıp koşarak salondan çıktı. Onun çıkmasıyla Chaeyoung kafasını arkaya doğru yatırıp gözlerini kapadı ve derince bir nefes çekti dudaklarının arasından. Böyle ciddi bir hayat yaşamak onu zoruyordu. Bu değişikliğin iyi geleceğine inanmaya çalışıyordu.

Jungkook elinde büyükçe bir dünya haritası getirip yere eğildi ve dörde katlanmış haritayı açıp Chaeyoung'u yanına çağırdı.

"Bak şimdi. Burada bir bütün ülkeler var. Sence nereye gideceğiz? Almanya'ya ne dersin?"

Chaeyoung dudaklarının arasından 'tcıh' diye onaylamayan bir ses çıkardı. "Orası çok uzak. Yakın bir yer seç."

"Türkiye?"

retrouvailles ❧ RosékookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin