Bölüm 40

961 79 73
                                    

Bir önceki bölüm hatırlatma:

Chaeyoung ve Jungkook Japonya'ya gitmek için valiz hazırlarken, Tzuyu'den Lisa'yı bulduklarına dair mesajlar gelmişti.

***


"Lisa Manoban."

Lisa dizlerini göğsüne çekmiş bir şekilde oturduğu yerden, üniformalı kadının seslenmesiyle kalkmıştı. 2 gün olmuştu buraya geleli. Tzuyu ve polis arkadaşlarıyla onu ve Taehyung'u bulmuş, Lisa onlarla birlikte gelirken Taehyung izini kaybettirmiş, Lisa'ya yardım edeceğine dair sözler vermişti. Şimdiyse, 15 kişinin içinde bulunduğu, hepsinin birbirinden psikopat olduğu alana bir kişi daha eklenmişti.

"Ziyaretçin var."

Lisa kaşları çatık bir şekilde kadına bakarken, kadının ona attığı boş boş bakışlar ona hiç yardımcı olmuyordu. Kim onu ziyarete gelebilirdi ki? Tanıdığı kimse yoktu. Lalisa zaten ölmüştü, Taehyung'un gelmesi zaten imkansızdı çünkü her yerde aranıyordu.

"Kim geldi?"

Kadın, dediği şeyleri duymamazlıktan gelerek koluna girdi ve onu dışarıya çekerek demir kapıyı diğer kadınların üstüne kapattı. Lisa hala kadına bakarken, kadın yeniden koluna girip ona yön vermeye başladı. 

Tzuyu ne sorarsa sorsun hiçbir şey anlatmamıştı Lisa. Hiçbir şey anlatmayacağını bildiği halde sormaları da ayrı bir gülünç durumdu onun için.

Bir süre seslerini çıkarmadan küflenmiş demirleri geçtiler ve bir odaya girdiler. Odaya girmeleriyle Lisa'nın Chaeyoung'la göz göze gelmesi bir olduğunda, gözlerini devirmişti. Bu kadın niye beni hala rahat bırakmıyor diye düşündü içinden.

"40 dakika süreniz var."

Kadının Lisa'nın kolunu bıraktıktan sonra söylediği şeyle Chaeyoung sessizce kafasını onaylamıştı. O da istemiyordu oğlunun katiliyle yan yana olmayı. Ama onunla yüz yüze gelip konuşmak da istiyordu.

"Ah, Chaeyoung. Beni çok özlemiş olmalısın."

Lisa'nın beş karış suratıyla konuşmasıyla Chaeyoung derin bir nefes alıp bakışlarını yere indirmişti. Attığı bıçakları hala sırtından çıkaramamıştı. Onu en yakın arkadaşı olarak gördüğü insanla şuan düşman olmaları onu bir nebze üzüyor, oğlunun katili olduğu aklına geldiğindeyse bütün üzüntüsü gidiyordu.

Chaeyoung konuya nasıl girmesi gerektiğini bilmiyordu. Oğlunun katiliyle ne konuşabilirdi bilmiyordu. Tek bildiği suratına tükürmeden rahat edemeyeceğini hissettiğiydi.

"Seninle son kez konuşmaya geldim. Artık Seul'de değiliz. Yüzünü görmeyeceğimiz için mutluyum."

"Hah! Yüzümü görmek istemiyorsun ve beni ziyarete mi geliyorsun? Güldürme Chaeyoung."

Chaeyoung omuz silkti. "Pişman olduğunu düşünmüştüm. Hala aynısın."

Lisa alayla dudağını kıvırırken sandalyede arkasına yaslanıp kollarını birbirine bağladı. "Yine olsa yine yaparım biliyor musun?"

"Neyseki sen buradan çıkana kadar kim bilir aradan kaç sene geçer. Kim bilir? Belki çıkamazsın bile."

Chaeyoung, gayet alaylı bir tavırla söylesede kalbinin kırılma sesinin kulaklarında yankılandığını duyuyordu. Eğer elinde bir şans daha olsaydı, çocuğunu yeniden öldürmekten bahsediyordu.

"İstediğin kadar kendini kandır Chaeyoung. Taehyung'un hala dışarıda olduğunu unutuyorsun. Bir bakmışsın yarın kapına dayanacak kadar serbestim."

retrouvailles ❧ RosékookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin