Bölüm 42

617 41 3
                                    

"Hepsi senin suçun..." dedi yataktaki tüm yastıkları alıp sarılmış ve bana bir şekilde bakarken. "Dua ettiğin değil mi?"

"Saçmalama istersen Chaeyoung." Etraf kapkaranlık olduğu için yüzünü göremesemde gözlerinin parladığını görebiliyordum. "Neden böyle bir şey yapayım?"

Derince bir nefes alıp kafasını yatak başlığına dayadı. Daha yemek yerken elektrikler gitmiş ve neredeyse bir saattir gelmemişti. Burası bir oteldi, jenartörü olmalıydı ve bu elektrik kesintilerine karşı bir önlem almaları gerekiyordu. Ancak jenaröterlerinin arızalı olduğunu ve böyle bir şey ilk defa başlarına geldiği için bu durumdan özür dileyip gitmişlerdi. Chaeyoung'un da tüm hayalleri yıkılmış, yarışmasını izleyememişti. 

"Diyorum sana biz belayı çekiyoruz. Ciddiyim çekiyoruz ya. Kimsenin yaşamadığı şeyler biz oraya gidince yaşanıyor. Bence bir daha evden dışarı çıkmamalıyız Jungkook."

"Yok artık." dedim gözlerimi devirerek. "Alt tarafı bir tesadüf."

Derince bir nefes alıp bakışlarını odada gezdirdi. Artık gözlerim karanlığa alıştığı için her şeyi daha da rahat görebiliyordum. Bir süre sesimizi çıkarmadan oturduk yatakta. Daha sonra Chaeyoung oturduğu yatakta yatma pozisyonuna gelip bana döndü. "Sen maçını izleyebilirsin. Zaten normalde de telefondan izleyecektin."

"Hayır izlemeyeceğim." dedim bende yatma pozisyonuna gelip ona dönerken. "Tekrarını izlerim. Eğer istersen sen izleyebilirsin yarışmayı telefondan." 

"Tch. Telefonda bir şey izlemeyi sevmem. Zaten internetim yok."

"Peki o zaman." Yattığım yerde biraz kayıp Chaeyoung'un yanına geldim ve kafamı göğsüne koyarak saçlarımı okşamasını hissetmeye başladım. "Chaeyoung."

"Efendim?"

"İyi ki doğdun."

Keyifli bir sesle güldü. "Ne o doğum günüm mü? Nereden çıktı şimdi bu?"

"Bir insanın iyi ki doğduğunu söylememiz için doğum günü mü olması gerekir yani?" dedim gülümseyerek. Bence gerekmezdi. Ben illaki iltifat etmek için özel günleri mi bekleyecektim?

"Haklısın aslında. Sen de iyi ki doğdun. Eğer geç doğsaydın seninle tanışamayacaktık."

"Neden öyle diyorsun ki? Belki de tanışırdık."

"Sanmam." dedi saç diplerime masaj yaparken. "Sen ders çalışmaktan hiç tenefüse çıkmazdın ki. Eğer aynı sınıfta olmasaydık seninle hayatta tanışamazdım."

Göz devirdim ve "Sen önce kendine bak. Asıl sen sınıfta kalsaydın tanışamazdık. Sınıfta kalmaya çok meyilliydin." dedim.

"Hah senden daha zekiydim yalnız. Benim puanım seninkinden daha öndeydi."

"Sahi." Sorar gözlerle arkamı döndüm ve Chaeyoung'un yüzüne bakmaya başladım. "Sen hiç ders çalışmıyordun, nasıl yüksek alıyordun da ben kafamı kaldırmadan çalışıp seni geçemiyordum?"

"Ben eve gidip neler yapıyordum biliyor musun sen! Aklıma geldikçe kramplar giriyor yer yerime."

"Dur tahmin edeyim annenler zorluyordu değil mi? Çünkü sen o zamanlarda oturup da kendi isteğinle çalışacak bir kız değildin."

Hiçbir şey demeden güldü. Onun gülüşüne karşılık verdikten sonra ikimiz de sustuk. Evet, tüm muhabbet kesilmişti.

"Jennie'yle hiç konuştun mu?"

"Evet bu sabah konuştuk."

"Ne yapıyorlarmış? Jongin'i aradığımda açmadı."

"Onlar her zamanki gibi zaten, biliyorsun. Jongin'in işinden gezmelerine vakit olmuyor." Yüzünü buruşturdu. "Sizin şu salak Jimin'iniz yüzünden. Anlatmaya çalışıyorum anlamıyorsun!"

retrouvailles ❧ RosékookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin