-düzenlendi-
Merhaba herkese. Sizden ricam bu satıra Rosékook okumayı seven arkadaşlarınızı etiketleyebilir misiniz❤
2K okunma için çok teşekkürler. İyi okumalar❤
***
"Madem sen bana inanmıyorsun..." Montumu askılıktan çekip giymeye çalışırken, bir yandan da kendi kendime söylenmeye devam ediyordum. "Bende sana inandırırım."
"Nereye gidiyorsun?"
Arkamdan gelen sesle -o kadar odaklanmıştım ki duymamıştım- irkilerek kafamı, bana sorgular ifadeyle bakan adama çevirdim. Ona hesap vermeyecektim. Az önce resmen sinirlerimle oynamıştı ve ben her an boğazına sarılıp boğacağımı hissediyordum.
Bana söylediği şeylerle onun bana yardım etmeyeceğini anlamış, soluğu Lisa ve Jennie'nin telefonlarında almıştım. Birlikte bu işi çözecektik. Jungkook olmadan.
"Sanane."
"Nereye gidiyorsun dedim!"
Gözlerimi devirip telefonumu montumun cebine atıp yüzüne bakmadan kapıyı açtım. "Sanane dedim!"
Tam kapıyı yüzüne doğru kapatıyordum ki kapıyı tutup kendine çekmesiyle gücümi toplayamayıp sendelemiştim. Ne yapmaya çalışıyordu?
"Ne yapıyorsun sen ya?"
"Bak Chaeyoung. Sabrımı zorlama. Sana nereye gidiyorsun dedim."
Sinirlendiğimi hissediyordum. Niye bu kadar merak ediyordu beni anlamıyordum. Birazdan sinirden köpürecektim ve ben bu sinirle günü Lisa'yla Jennie'ye de zehir ederdim.
"Seni niye ilgilendiriyor ki! Nereye gitmemi bekliyorsun kafeye gidiyorum işte!"
Ona sert çıkışmamla gözlerini devirip hiçbir şey demeden kapıyı yüzüme kapatmasıyla derin bir nefes aldım. Şuan temiz oksijenle rahatlamaya çalışıyordum çünkü Jungkook'a söylemek istediğim şeyleri söyleyememiştim. Haliyle Lisa ve Jennie'ye patlama ihtimalim vardı.
Hiçbir şey demeden çantamı omzuma takarak yan sokağımızda olan kafeye doğru yürümeye başladım. Jungkook'un işten geldiği zaman hava bayağı kararıyordu. Şuan karanlık olmasına rağmen sabahkine göre daha fazla insan vardı. İnsanlar sabah hayatından çok gece hayatını seviyordu.
Etrafıma bakınarak ilerlediğim sokakta, kafe gözüktüğü an içine bakış atıp Lisa ve Jennie'nin gelip gelmemesini kontrol ettim. Saç renklerinden anladığım kadarıyla gelmişlerdi. Ama yanlarında iki kız daha vardı.
Hızımı yavaşlatmadan hızlıca kafenin içine girip kapıyı açtım. Kapı açılma sesini duymuş olmalılar ki dört kızın da bakışları buraya dönünce gülümsemiştim.
"Hey Chae! Buradayız!"
Lisa'nın el sallamasıyla bende el sallayarak gülümsedim ve boşta kalan bir sandalye aradım. Kafede her masada dört tane sandalye oluyordu. Haliyle masadaki tüm sandalyeler kapılmıştı.
Etrafıma bakınarak boş sandalye ararken, bir adamın masanına gözüm takılmıştı. Adam orada tek başına oturuyordu ve karşısındaki sandalye boştu. Adamla göz göze gelmemle yanlış anlamasın diye hızlıca yanına gidip gülümsedim.
"Merhaba. Şu sandalye boşsa alabilir miyim?"
Adamın dudağının tek tarafı kıvrılırken kafasıyla onaylamasıyla Jennie'leri daha fazla bekletmemek adına teşekkür ettim ve sandalyeyi hızlıca aldım.
"Hoşgeldin bebeğim."
Lisa'nın ayağa kalkmasıyla ona sarıldım ve yerime otururken bana tebessümle bakan Jennie'ye öpücük atıp sandalyeye oturdum. "Hoşbuldum." Bakışlarımı Lisa'dan çekip yan tarafındaki kızlara samimi olduğunu düşündüğüm gülümsemeyle baktım. "Merhaba."
"Ah Chae seni tanıştırmayı unuttum. Ryujin ve Yeji. Sen telefonda konuyu yüzeyinden anlatınca Ryujin ve Yeji'yi çağırmak geldi aklıma. Tanıştırayım-" eliyle gösterdiği lacivert ve kısa saçlı kıza bakıp gülümsedim. Kendime çok benzetmiştim.
"Bu Ryujin. Kendisi üniversiteden yeni mezun oldu. Ayrıca kendisi çok zeki biri olduğu için aramızda tek zekinin ben olmaması gerektiğini anladım." Son söylediği şeyle gözünü kırpmasıyla gözlerimi devirmeden edememiştim. Kendini övmekten asla bıkmıyordu.
"Bu da Yeji. Daha üniversite okuyor. Yani senden bayağı bayağı küçükler. Sen yaşlandın artık."
"Yaşlı değilim. 27 yaşındayım."
Son söylediğim sözle kafenin ortasında 'hah' diye küçümseyici bir ses çıkardı. "Saçlarındaki beyazlara bak alo! Senin arkadaşın değilde kızın olarak duruyorum yanında."
"Yok artık."
Kahkaha patlatmasıyla işaret parmağımı dudaklarıma getirip susturmaya çalışsam da olmamıştı. Kafedekilerin rahatsız olup olmadığını anlamak için etrafıma bakınırken, az önce masasından sandalye alan adamla göz göze geldim. Az önce de bana bakarken yakalamıştım. Tesdüf müydü? Yoksa başka bir amaçla mı bakıyordu anlamıyordum.
***
Beğendiyseniz yıldıza dokunmayı unutmayın lütfen❤
Kurgu hakkındaki düşüncelerinizi alabilir miyim? Gerçekten çok merak ediyorum.
Ayrıca konusu hakkında da bir teorileriniz varsa yazabilirsiniz. Vallahi Okurken çok eğlenceli geliyor.
Kendinize çok iyi bakın. Maskenizi takmayı unutmayın korona hala devam ediyor. Sizleri çok seviyorum hoşçakalın❤❤
~Roseline
ŞİMDİ OKUDUĞUN
retrouvailles ❧ Rosékook
Fiksi PenggemarJungkook, oğlunun ölmesinde eşi Roseanne'i suçluyordu. [rsk] family fanfiction [Devam ediyor] Yooxies_Is_Roseline |2021|