5 dakika ara

42 3 0
                                    

(Faye'nin yatak odası.
Sarı bir ışık.
Duvarlar beyaz renkte, sağ tarafta perdesi kapalı bir pencere. Önde, sol tarafta bir kapı. Duvarda çerçevelenmiş birkaç fotoğraf. Bir dolap, renkli ve gösterişli kıyafetlerin bir kısmı dolaptan sarkmaktadır. Pencere tarafta, yanında komodin bulunan çift kişilik beyaz çarşaflı bir yatak. Yatağın bize göre sol, onlara göre sağ tarafında uzanan Faye hafif dik bir konumdadır. Saten bir pijama takımı giyer, bir elinde Jongin'in oyununu diğer elinde bir sigara tutar. Dudaklarındaki ruju silik bir vaziyette. Komodinin üstünde bir kül tablası, bir bardak su ve bir makyaj çantası durmaktadır. Hemen yanında yatan Jongin, cenin pozisyonunda üşür gibi kollarını birbirine dolamıştır. Hastalıklı, ruhsuz ve üzgün bir beden gibi görünür. Jongin, Faye'ye doğru dönüktür. Saatlerce konuşmadan yatmıştır. Jongin ara sıra Faye'nin saçlarıyla oynar. Sahne boyunca bu şekilde devam eder.)

JONGİN: Nasıl buldun? Bana doğruyu söyle. Sadece doğruyu. Açık ol, gerçeği duymak istiyorum.

FAYE: (Gözlerinin içi ışıldar, Jongin'e doğru döner.) Jongin bu çok etkileyici olmuş...

JONGİN: Hayır, öylesine diyorsun bunu biliyorum. Arkadaşım olduğun için.

FAYE: Jongin, niçin yalan söyleyeyim? Sanki hayatında hiç yazı yazmamış birisi gibi konuşuyorsun. Saatlerdir burada oyunu okumamı bekliyorsun. Bir kere başımı kaldırdım mı?

İnan bana, tüm kalbimle çok sevdim oyununu.

JONGİN: Yeterli değil.

FAYE: Ne demek yeterli değil?!

JONGİN: Kyungsoo hepsinden daha büyük. Bu akşam görmeliydin onu, kimse inanamadı. Sınırsızlığın zirvesinde gibiydi. Hiç gelişmeyeceğini, benim gibi zamanın kıvrımları arasında sıkışıp kalacağını mı düşündüm yoksa?.. Nasıl olabilir ki bu? Ne kadar aptalım... Benden daha iyileri gelecek, onlara gitmek isteyecek. Yazdığım şeyi okutmaya bile utanırım.

(Bir sessizlik. Jongin titrek nefesler alır.)

Perde kapandığında kanım çekilmiş gibiydi. Yazacağım hiçbir rolün ona layık olmadığını düşündüm o an. O kadar kötü hissettim ki ağlamak istedim. Sinirlendim. Hatta elimdeki kopyayı yırttım attım.

FAYE: Ve kendine haksızlık ettin.

(Jongin cevap vermez.)

Bak Jongin, şunu hatırla en azından, Kyungsoo'nun oyun yazdığını duyduğunda sana dediği şeyleri. Ne demişti?.. Sen eleştiri yazılarından fazlasısın mıydı?.. Ben senin yazılarına aç bir okuyucuydum ve artık doyurulmam gerekiyordu.

JONGİN: Eksik söyledin.

FAYE: Aman her neyse işte canım, zaten çok iyi bildiğin bu şeyin niye hiç üstüne gitmiyorsun? (Jongin'in koluna dokunur.) Bak, sen ona oyununu bitirdiğini söylemezsen onun gelip oyununu okuyabilir miyim diyeceğini mi sanıyorsun? Hiç adım atmadan onun sana gelmesini bekleyemezsin. En azından şans ver, bu oyuna şans ver. Sana yemin ederim ki çok güzel bir oyun. İstersen Chanyeol'a da okut veya bir başkasına. Eminim ki aynı şeyi söyleyecekler. Sen bu oyunu yazmak için geceni gündüzüne katmadın mı? Jongin... dinliyorsun değil mi beni. Bakma öyle tavana.

JONGİN: (Jongin Faye'nin dediklerini kâle almaz.) Dün gece Jin ile öpüştük.

FAYE: (Şaşkın.) Ne? Nasıl? Hiç anlatmıyorsun.

JONGİN: Çok güzeldi. Değer gördüğünü hissetmek çok güzeldi. (Nefes alır.) Ve bu akşam... bu akşam da Kyungsoo'ya sarıldım.

FAYE: Kyungsoo'dan bahsetmeyi kes. En azından bu şekilde.

JONGİN: Belki de doğru olan budur Faye. Zaten ondan uzak kalmaya çalışmıyor muyum? O halde oyunumda oynamayı kabul etmesi de sadece bana zorluk çıkartır. Duygularımı hala tam bastıramamışken yeniden yakınımda olması iyi olmaz.

FAYE: Saçmalama, iyi bir oyuncu istemiyor musun? (Bekler, Jongin başıyla onaylar.) O zaman git ve istediğini al. Oyununa bir şans ver, bırak denesin. Kyungsoo'yu etkileyecek.

JONGİN: Nerden biliyorsun?

FAYE: Çünkü ben sevdim. Ben bir şeyi sevdiysem herkes sever hayatım. Zevk sahibi bir kadınım ben.

JONGİN: Evet, tabii...

FAYE: Ne o, şimdi de dalga mı geçiyorsun benimle?

JONGİN: (Bıkkın bir nefes verir, arkasını döner.) Faye, sadece uyusak olmaz mı? Hadi uyuyalım, sen de uzan.

FAYE: Kaçamazsın, bana yapacağını söyle. Oyunu ona vereceksin. Jongin... beni dikkate alıyor musun? Uyuyor musun yoksa?.. Uyumuyorsun değil mi?

(Jongin uyumuş numarası yapar, Faye onu birkaç kez dürtükler. Cevap alamayınca elini pantolonundan içeri sokar.)

JONGİN: Tamam, tamam, çek elini. Tamam...

FAYE: Ne o, artık benimle sevişmek istemiyor musun yoksa? (Faye elindeki kağıtları komodine bırakıp Jongin'e doğru uzanır. Tek elinde hâlâ sigarasını tutmaktadır.)

JONGİN: Sertleşemeyecek kadar mutsuzum. Hem artık seninle sevişmem doğru olmaz, Jin ile öpüştüm çünkü.

FAYE: (Faye, Jongin'i arkadan kucaklar.) Aynı yatakta yatıyoruz ama. Yine de fark etmez mi?

(Sessizlik.)

Okutacaksın değil mi? Tamam dedin. Tamam mı?

JONGİN: (Belli belirsiz onaylar, duvara doğru sokulur.) Çok sıcak. Söndür sigarayı da uyuyalım.

(Faye sigarayı söndürüp Jongin'e doğru sokulur.)

(Sitemli.) Sıcak dedim ya Faye.

FAYE: İyi be, tamam.

(Arkasını döner. Sessizlik. Birkaç dakika sonra dış kapının sesi duyulur. Bir erkek sesi güler.)

JONGİN: Bu kim?

FAYE: Ah, Nana yine bir müşteriyi eve getirmiş. Ona her seferinde tehlikeli olduğunu söylüyorum ama kulak asan kim?! Birkaç mırın kırına hemen evi açıyoruz ona buna. Dingonun ahırı sanki! Sinirlendim bak şimdi. (Bir ara.) Gürültü olabilir, rahatsız olurum dersen eve dön şekerim.

JONGİN: Yok, uyudum bile. İyi geceler.

(Faye ışığı söndürüp geri gelir. Camın tülünü açar. Ilık bir rüzgar. Jongin'in şakağına bir öpücük kondurur. Yan odadan müşterinin inlemeleri duyulur. Sahne kararır.)

Perde

aykırı britanyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin