Bu bölüme koyduğum şarkı benim için çok önemli ve başından beri aykırı britanya ile özdeşleştirdiğim bir şarkı. Dinlerseniz çok mutlu olurum. İyi okumalar.
...
"Keşke kalsaydın."
"Keşke ama dediğim gibi Nana pek iyi hissetmiyormuş. Gidip göz kulak olsam daha iyi olur."
Saatler gece üçü gösteriyor. Diğerleriyle birlikte ortalığı toparlarken Faye ve Baekhyun'un konuşmalarını dinliyorum. Chanyeol ve bana bulaşıkları dizme görevi verildi, Baekhyun tarafından. Diğerleri bahçeyi toparlıyorlar. Faye çoktan hepimizle vedalaştı ve bir taksiye binmek için sitenin karşısındaki yola geçecek. İşte ayakkabılarını giyen de o.
"Jongin, onu bırak da Faye'ye çıkışa kadar eşlik et!" Baekhyun mutfağa doğru sesleniyor. Elimi kurulayıp mutfaktan çıkıyorum ve ikilinin yanına gidiyorum.
"Yoo, hiç yorulma hayatım ben kendim giderim." diyor Faye.
"Hayır." diyorum. "Gelmek istiyorum. Benim için de iyi olur yürümüş olurum biraz."
Çıkıyoruz evden. Parkın yanından geçiyoruz, bomboş, sessiz ve yalnız. Diğer evlerin neredeyse hiç ışığı yanmıyor. Adımlarımızın sesini dinliyorum. Ellerim cebimde öylece yürüyorum. Faye ile aramızdaki büyük sessizlik bir süre sonra rahatsız edici olmaya başlıyor. Biz normalde hep konuşuruz. Ben, Faye ile konuşmadan duramam çünkü. Şimdi ise tam tersi, konuşmak anlamsız ve yorucu geliyor.
(Derin bir sessizlik.)
"Bana bir şey söylemeyecek misin?"
"Ne gibi?." diyorum. Faye'ye bakmıyorum.
"Kızgın mısın bana?"
"Neden öyle düşündün ki?"
"Kyungsoo'dan istediğim şey yüzünden. Belki kötü hissettin belki de sinirli. Eğer öyleyse konuş lütfen."
"Bir şey hissetmedim Faye." Yalanın babasını atıyorum o an. Nasıl ödümün koptuğunu bir ben bilirim bir de Tanrı. Öyle bir şey varsa tabi.
(Bir ara.)
Faye gülüyor. "Seni gerçekten de öpecekti."
"Sarhoştu."
"Yeterince değil."
O an ona Kyungsoo'nun her şeyin farkında olduğunu söylemek istedim. Ona ne kadar aşık olduğumu bildiğini Faye'ye de anlatmak istedim ama yapamadım. Bunun için fazla yorgun hissettim. Onunla ilgili her durumdan kaçmak istiyorum bu gece. Beni rahat bıraksın istiyorum. Keşke evine giden Faye değil de o olsaydı. Belki Faye'ye Jin'den bahsedebilirim. Geçen gün aramızda yaşananlardan ve ne kadar şerefsiz gibi davrandığımdan. Ama sonra o da hiç içimden gelmiyor. Sanırım Kyungsoo'yu ve Kyungsoo'ya benzeyen her şeyi hayatımdan çıkarmak istiyorum. Benim gerçekten bildiğim tek şey ise Jin'in asla Kyungsoo'nun yerini tutamadığı. Jin'i gerçekten sevdim ama aynı şekilde değil. Daha çok bana iyi davranan bir arkadaş gibi. Artık bana verdiği bilekliği de takmıyorum zaten. Neden takayım ki?.. Önce Jin'i hayatımdan çıkaracağım ve sonra Kyungsoo ile ilgili her şeyden tek tek kurtulacağım. Yapabilirim değil mi? Bunun için yeterince üzgünüm sonuçta. Yapabilirim değil mi?.. Daha öncede denedim bunu, biliyorum ama pek başarılı olamadım. Yaranın kendi kendine iyileşmesini beklemek ne kadar da can sıkıcı. Daha hızlı iyileşmesi için de sürebileceğim merhemler yok elimde. Kyungsoo'ya karşı tamamen savunmasızım ve bunu kabullenmiş haldeyim. Çaresi olmayan bir hastalık bu.
Siteden çıkıyoruz. Çıkarken güvenlikten bir taksi çağırmasını rica ediyoruz. Karşı kaldırıma geçince bir bekleyiş başlıyor. Faye bana bakıyor, bunu hissediyorum. Onunla ilk karşılaştığımızdaki gibi kaldırımda, sokak lambasının altında duruyoruz.