seninki dipsiz kuyuya düşmüş

211 26 71
                                    


Hava sıcak. Öyle ki artık üzerime örgü battaniyemi çekerek depresyonumu dahi yaşamakta güçlük çekiyorum. Yeni ayrıldığım sevgilim, Do Kyungsoo, Do Kyungsoo'nun sevgilisi olduğunu öğrenmem derken kendimi bir hayli üzücü bir döngü içerisinde buldum. Sahneye, Chanyeol'un yanına gidiyorum bahanesiyle Kyungsoo'yu görmeye gitmediğim süreler dışında oturma odasındaki kanepede yalnızca iç çamaşırımla öylece yatıyordum. Film izliyor veya kitap okuyordum. Burasının evin en rahat yeri olduğunu fark etmem iki gün öncesine dayanıyordu ve böylece Chanyeol ile Baek'in yukarıdan gelen sesleri en aza inmişti. Mutfağa yakındı bir kere. Önümde koca bir televizyon, ee? Pikabımı ve plaklarımı dahi aşağı indirmiştim. Eve gelen Baekhyun beni ilk kez bu halde gördüğünde öylece durup beni dikizlemiş, Chanyeolla konuşsam iyi olacak, diyerek gitmişti. Oturma odasında bir şey yatıyor, kokmuş. İki gündür duş almıyor, Chanyeol ne yapsak? Ona bir randevu mu ayarlasak? Ne münasebet! Ben yalnızca birazcık üzgünüm o kadar. Yeni bir ilişkiden çıktım. Ancak o hiçbir şey. Birisini tanıdım daha çok. Duygu karmaşası yaşamaktayım, yanlış zamanda tanıdığıma üzülmekteyim. Ziyanı yok, insan acı çekerek arınır ne de olsa. Ama o ellerinden ne çok öpmek istemekteyim bir bilseniz. Sadece cinsel bir arzu desem yanılırım. İçime işledi benim. Ortada bir cinsiyete aşık olarak göremiyorum kendimi. Umursamıyorum. Chanyeol'un dediğine geliyorum. Kendimi sürekli onu düşlerken yakalıyorum. Mutfaktayım, aklımda o! Kanepede uzanmaktayım, aklımda yine o! Banyodayım, mahrem burası ama aklımda yine o! Bir rahat vermedin Kyungsoo, öyle bir işlemişsin ki aklıma... Öteye kay ben de yatayım düşüncelerimin yanına.

"Jongin, çay içer misin?" dedi Baekhyun mutfaktan kafasını uzatırken.

"İçerim, içine üç şeker at. Ama hemen karıştır eriyip gitmesin o zaman tadı olmuyor." onaylayıp mutfağa geri gitti. Onaylamıştır herhalde, bakmadım o yana.

"Jongin, nereye bakıyorsun?"

"Duvara."

"Niçin?"

"Aklımda bir film oynuyor da onu izlemekteyim."

"Jongin, takıldın gittin yine oğlum ya kendine gel bir haftadır Kyungsoo Kyungsoo diye tutturdun." Chanyeol'a döndüm, iç çamaşırımın lastiğini çekip bıraktım karşılık olarak. Çıkan ses cevabımdı, kıçımı döndüm ondan yana. Kendi kendine bir şeyler mırıldandı. Derken Baekhyun elinde çaylarla içeriye girdi, benimkini yanımdaki sehpaya bıraktı. Karşı koltuğa, Chanyeol'un yanına kuruldu. İkisi de bana imalı bir biçimde bakıyordu şimdi. Bu zavallının hali ne olacak?

"Baek, Chanyeol seni nasıl tavladı?"

"Jongin, konunun bizimle ne alakası var?" diyerek Baekhyun henüz konuşmadan atılıverdi Chanyeol.

"Daha önce hiç erkek tavlamadım, yardım istiyorum herhalde!" diye ünledim. Mızlandım, ayaklarımla koltuğun minderlerini tekmeledim.

"Jongin, alınma yavrum ama çocuğun aklını karıştıracaksın. Çocuk kadınlardan hoşlanıyor işte, sevgilisi de varmış. Aşkını içine filan göm." dedi Baekhyun. Laflarında belli ki ciddi.

"İçimde bir iltihap var sanki, çok canımı acıtıyor. Nasıl bu kadar güzel olduğuna akıl sır erdiremiyorum. Eros desem değil, Havva desem değil, Ophelia desem hiç değil. Ben hayatımda birisini görünce dizlerimin bağının çözüldüğünü hiç hatırlamıyorum. Anlıyor musunuz beni? Belki diyeceksiniz ki, dış görünüşe vurulmuşsun açıkça, ama yok! Çok düşündüm. Bu cinsel bir tatminlik değil... Güzele bakma isteği herkese gelir şüphesiz ancak ben onu hiç görmesem bile kokusunu duyuyorum, sesi kulaklarımda şakıyor. Ne edeyim şimdi ben?"

İçim yanıyordu, yangın yeri aşağısı yukarısı. Yitik bir şeyi ya da bir lügatı ararım içimde böyle zamanlarda. Bilinmezlik fena yapıyor insanı. Döner, dolanır, ararım sayıklamalarımda uykularımda, orda burda. Yalnız içeri girilmez, içerisi yangın yeri.

aykırı britanyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin