tanınmamış kimse yok, ben hariç

52 5 0
                                    

"Cidden inanılmaz, sabahtan beri telefon susmadı. Herkes iletişim bilgileri için buraya ulaşıyor. Gerçi haklılar, bir menajeri bile yok. İzinsiz telefonunu verip vermemekte karasız kaldığım için mail adresini verip geçiştiriyorum ancak duracak gibi değiller..."

Chanyeol bilgisayarın ekranına daha çok sokuluyor. "Forumlarda birden adına başlıklar açılmaya başlandı. Bir site diğer oyuncuların pabucunu dama atacağından bahsetmiş. Woah, şunlara baksana. 'Gelecek vaat eden bir oyuncu', 'zarif yüzü, derin bakışları, istikrarlı ve ağır sesi.' Bunlar şaka olmalı... Neler yazmışlar neler."

Chanyeol masasında duran birkaç gazeteyi önüme itiyor. "Şunların köşe yazılarına da bak. Senin pek iyi tanıdığın isimler hemen döktürmüşler..." Ekrana dönüyor, gözleri yazan yazıları okuyor. "Olumlu çok yorum var. Olumsuz da yok değil tabii. Bazı insanlar trans olmasından vuruyor. Adamın oyunculuğuyla trans olması ne alakası var anlamış değilim. Gerçi cinsel kimliği sebebiyle de bu kadar ağıza alındı... Bak mesela birisi, 'dün akşam oyununu izledim ve oyunculuğundan gerçekten etkilendim. Tek kişilik bir oyunun beni bu kadar etkileyeceğini tahmin edemezdim.' yazmış. Altında yanıt olarak ne var dersin? 'Ama o bir trans!'" Chanyeol onaylamaz bir şekilde başını iki yana sallarken iç çekiyor. "Saçmalık."

Masasının önündeki koltukta iki büklüm otururken hiçbir şey demiyorum. Önüme ittiği gazetelere sadece göz ucuyla bakıyorum. Chanyeol'un hevesle okuduğu herbir yorumla yerimde küçüldükçe küçülüyorum. Ağzımı bıçak açmıyor.

"Woah, Jongin gel şuna bak. Oyunu fotoğraflayan fotoğrafçı fotoğrafları yüklemiş. Çok iyi iş çıkartmış. Kyungsoo'nun ifadelerine bak." Bilgisayarın ekranını bana doğru çeviriyor. Kyungsoo'nun bakışları ilk göze çarpan şey oluyor. Yer yer ifadesiz surat ifadesinde olması gereken tüm duygular bakışlarına taşınmış gibi. Göz göze geliyoruz. Kafamı çeviriyorum. "Tamam, gördüm." 

"Neyin var senin? Ağzını bıçak açmadı." Chanyeol bilgisayar ekranını yeniden kendine çevirirken soruyor. Beni bu işkenceden kurtardığı için seviniyorum. O fotoğraflar, yazılan tüm yorumlar beni küçücük hissettiriyor. Kyungsoo'nun büyüklüğü altında ezildikçe eziliyorum. Diyorum ya bir işkenceden farksız.

Cevap vermiyorum.

"Bari önce eve gidip bir üstünü başını değişseydin. Böyle uyanır uyanmaz gelmişsin sabahın köründe. Gözündeki çapaklar duruyor."

(Yanıt yok.)

"Dün niye öyle birden gittin. Kyungsoo yine endişelendi."

(Sessizlik.)

"Faye n'apıyor?"

(Bir ara.)

"İyi. Ben çıkarken uyuyordu."

"Sonunda konuştun. Teşekkürler." Chanyeol mırıldanır gibi söylüyor. Gözleri hâlâ bilgisayarın ekranında. Yazılan her yorumu okuduğuna eminim. Kötü bir şeyler okuduğunda kaşları ciddi ciddi çatılıyor. 

"Lgbti communityden de çok destek görmüş. İnsanlar içlerinden birinin böyle takdir edilmesine çok sevinmişler anlaşılan... Burada benim adım da geçiyor ne alakaysa, neyse iyi şeyler yazmışlar en azından. Birileri şimdiden Kyungsoo'yu ne zaman yeni bir oyunda görebiliriz diye sormaya başlamış. Bilet bulamayanlar da ağlıyor." Keyifle gülüyor Chanyeol. "Ara ara koyalım bari bu oyunu. Oynasın bir süre daha."

Susmaya devam ediyorum. Chanyeol bu kez dönüp bana bakıyor ciddiyetle. "Dediğimi duydun değil mi?"

"Ne?"

"İnsanlar ne zaman yeni bir oyunda görebiliriz diye merak ediyorlar. Bu oyun senin oyunun olabilir-di. Eğer dün çöpe atmasaydın. Sabah işe gelir gelmez kaç yönetmen ve ajans benimle iletişime geçti biliyor musun? Kaptıracaksın onu."

aykırı britanyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin