existentialisme'in iki okulu vardır

151 17 6
                                    


Birkaç kişi, büyük sahnenin kantininde bir masa etrafında konuşurlar.

Birisi ötekini dürter ve der ki, şu yeni eleman... Tam anlamıyla mükemmel bir oyuncu.

Diğeri pek katılmaz bu denilene, o bir transmış aynı zamanda, der.

- Yeni yetmelerden bazıları ceketinin ceplerine papatyalar bırakıyormuş hayranlıklarından, buna ne diyeceksiniz?

- Şimdiden birçok seveni varmış. Tiyatro eleştirmeni Min Sung'un, yeni oyunu için şimdiden yer ayırttırdığını duydum. Ne yazacağını göreseye kadar bekleyelim.

- Min Sung tarafından izlenmek mi, hayali bile inanılmaz. Kalemine konu olmak hele...

Neden sonra lafa hiç karışmamış olan girer araya, bu haksızlık, der. "İki cinsiyeti de bu kadar iyi tanırken iyi bir oyuncu olması kaçınılmaz." Kimse gıkını çıkaramaz. "En başarılı oyun yönetmenlerinden birisi konmuş başına talih kuşunun konduğu gibi... Eskiden kadınmış... Saçları beline gelirmiş. Çok eskiden ama. Ailesinin zoruna kurban gittiği vakitler. Şimdi özgür hissediyormuş."

- Kız arkadaşı bile varmış, hem de çok sevimli bir kızmış.

- Yok daha neler!

- İnanması niçin bu kadar güç?

(Bir sessizlik)

- Direkt, tek kişilik bir oyun. Oyunculuğunu ve onu gölgeleyecek başka hiçbir şey yok. Kimse yok. Çok cesur bir hareket. Yönetmen Jung Woo her şeyiyle ipleri onun eline vermiş. Tüm gün koltuğunda oturuyormuş ve sadece onun sahnede işini yapmasını izliyormuş duyduğuma göre. Harika bir oyuncu. Kadın rolünü oynadığı vakitler, kimse çakamamış aslında erkek(?) olduğunu.

- Şansa bak, derme çatma depodan hallice kiralık bir sahneden buralara. Şu Park Chanyeol ne adam ama!

- Ya bizler, ne dersiniz yeni sezonda bir oyunda rol alabilecek miyiz?

- Park Chanyeol yaza kadar yerli tiyatrolardan oyun koymaz. Malûm, festival zamanı. Yurt dışından gelecek tiyatrolar, müzikaller, Notre Dame Paris, ünlü bale ve operalar... Hepsi tabii ki ülkenin en büyük sahnesinde, burada olacak. İlkbahar mevsimi. Bu zamanlar en işlek zamanlar. Havalar da ısınıyor. Örgü battaniyeleri kaldırmak gerek artık. Kazakları da bilhassa.

- Do Kyungsoo'nun oyununu çıkaracakmış ama.

- Elbette çıkarır. Ne diyorum size deminden beri, siz hiç onu izlediniz mi? Yalancı kalırsınız yanında. Şans eseri provada bulunduğum bir on dakika sonunda kendime oyuncu demeye utandım.

- Abarttın iyice.

- Bana göre öyle! Sen şuna kıskanıyorum demiyorsun da...

- Kim?!

- Park Chanyeol.

- Ne Park Chanyeol'u?

- Geliyor işte... girişin orda, yanında da birisi.

- Çok yakışıklı bir adam. Gay olması çok üzücü.

- Yanındaki kim? Sürekli buralarda görüyorum onu.

- Park Chanyeol'un ev arkadaşı. Genelde buralarda takılıyor. Aylak adamın teki. İkisi şu beşikten mezara kadar olayını benimsemiş arkadaş tiplerinden.

- Demek Park Chanyeol bu yüzden sevgilisi ile birlikte yaşamıyor.

- Herhalde ondan, kim bilir?

(Masadakiler bir süre Chanyeol'u ve Jongin'i izlerler)

- Ben bu sefer de şiir ezberlemedim. Çalıştırıcı yine azar çekecek bana.

aykırı britanyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin