Beşinci Nüsha
Kyungsoo'yu tekrar gördüğümde sanki onu uzun zamandır görmüyormuşum gibi hissediyorum. Halbuki öyle değil. Kalbim gümlüyor ve ben bunun nedeninin Morfil yayınevinde basılacak olan oyunumdan mı yoksa Kyungsoo'yu görmekten dolayı mı olduğunu bilemeyecek kadar sersemlemiş gibiyim. O an düşünebildiğim şeyler çok kısıtlı ve hatta sadece Kyungsooyla sınırlı. Kot pantolonunun ve üzerine giydiği kısa kollu vintage bir gömleğin içinde ne güzel durduğunu düşünmeden edemiyorum. Hep benzer şeyleri giyiyor Kyungsoo. Ama her seferinde bana daha da güzelleşmiş gibi geliyor; giydikleriyle, yaptıklarıyla ve söyledikleriyle. Zaten o tek kişilik oyundan sonra başka birisine dönüştü gözümde. Dedim ya sınırsızlığın zirvesi diye, Kyungsoo artık oralarda dolaşıyor. Hiçbir insanla aynı kefeye koyamıyorum onu.
Chanyeol, kapıdaki Kyungsoo dışında üç kişiyi daha davet etmiş. Sehun, Chanyeol'un liseden arkadaşı. Pek bahsedilmeye değer birisi değil, sadece çok iyi görünümlü ve aileden gelen bir zenginliği var. Junmyeon ise sevgilisi, çok çalışkan, disiplinli ve bakıldığında hoş biri aslında. İkisinin delifişek bir seks hayatı var. Junmyeon her ne kadar dışarıdan hetero bir iyi aile babası gibi dursa da Sehun'un "erkek muhabbeti" adı altında anlattıklarından yatakta tam bir canavar olduğunu aramızda bilmeyen kalmadı. Bu ikiliyi sadece havuz kenarında yaptığımız barbekü partilerinden ayda yılda bir olan arkadaş buluşmalarına görüyorum. Benim genelde gitmediğim arkadaş buluşmaları. Chan ve Baek ise bu ikiliyle çifte randevu yapmayı oldum olası sevmişlerdir. Ve işte Alfredo. Kyungsoo'nun hemen arkasında duran bu kişi Alfredo. Uzun boyundan fark edilmemiş olması imkansız. Gerçek ismi bu değil ama hepimiz ona Alfredo deriz. Kendisi böyle istiyor çünkü. Kırklarının sonunda bir adam bu Alfredo. Chanyeol ile tiyatro camiasından tanışıp içki arkadaşı oldular. Hâlâ bazen içki arkadaşı olarak beni değil de onu tercih etmesine triplenirim ama önemli değil, derim sonra da. Chanyeol ile içmek isteyen kim!
Alfredo'nun kendi yaptığı bir beden kuklası vardır, adı da Kasım. Kasım devriminden ilhamla bu adı koymuş. Aslında bizim Kasım devrimiyle hiç alakamız yoktur ama o böyle bir ad istemiş işte. Bu Kasımla küçük sahnelerde rol alır Alfredo. Her oyunda Kasım'ın başına gelen farklı bir olayı izleriz. Gidip eğlenmek istiyorsanız harika bir pazar gecesi aktivitesi olabilir. Genelde pazar geceleri oynar Kasım. Ve Jin. Kasım'dan bahsederken aklıma Jin geliyor. Beni götürdüğü kukla oyunu ve o gece ne kadar iyi vakit geçirdiğim. O gece bir kere kukla oyunu izlediğimi söylemiştim ya, o da Kasımdı işte. Kasım'dan başka kukla oyunu izlemedim ben. Sonra bir özür borçlu olduğum geliyor aklıma. Kasım'a değil Jin'e. Ama harika bir kadını her şeye rağmen bırakacak olmanın getirdiği ağır sorumluluğu bir özürle halledebilir miyim ki?..
Kapıda ismen tanışmış olan bu dörtlü içeri geçiyorlar. Bir de Faye ile tanışıyorlar. Kyungsoo hariç, Kyungsoo onu zaten tanıyor ve sadece bir selam verip bir daha ondan tarafa bakmıyor bile. Faye çekiciliği ve hoş sohbetiyle daha gelir gelmez birkaç kez güldürüyor bizimkileri. Şaşılacak şey doğrusu. Kendini benim arkadaşım olarak tanıtıyor ve Junmyeon, Sehun ve Alfredo da hiç yadırgamayarak Faye'yi dakikasında benimsiyorlar. İşindeki tecrübesinden midir bilinmez zaten Faye'nin kendini insanlara çok hızlı sevdirebilme gibi bir özelliği var. Bir tek Kyungsoo biraz değişik davranıyor. Diğerleri Faye'nin söylediğine kıkır kıkır gülerken Kyungsoo umursamıyor bile. Oraya, buraya, öteye, kanepeye, halıya bilmem nereye bakmakla meşgul.
Arka bahçeye çıkıyoruz. Sehun kendini direkt bir şezlonga atıyor ve "Duvarı ne zaman boyadınız?" diye soruyor. Biricik Berlin duvarından bahsediyor. Bir bilsen Sehun, diyemiyorum. Seninle görüşmeyeli hayatımızda neler değişti bir bilsen. Bir sebebi de işte orada duruyor, barbekünün başındaki Chanyeol'un yanına sokuluyor.