"Aşk diye bir şey yok... ister misin?" uzattığı sigara teklifini kafamı sallayarak reddettim. Böyle zamanlarda, bir seksin ardından birinin bir sigara yakma olayı bana Freud'u anımsatır. Nedeni yok. Haz prensiplerinin ötesinde hiçbir şey yok. Sadece yatakta içilen sigaralar var ve Faye'nin oldukça çekici vücudu bir yanılgı. Kyungsoo'daki yanılgının çok ama çok benzeri. Faye estetik sevişebiliyor, aşk diye bir şey yok derken bile aşık olduğu birisiyle çoktan estetik seviştiğini ve bunun sonucunda hâlâ bu fikrinden caymayacağını açıkça belli ediyor. Silikonlu göğüsleri, uzun saçları, hâlâ durmakta olan göz makyajı ve o cinsel organı hâlâ orada olmasa, neredeyse güzel ve gerçek bir kadın serapı görmekteydim. Hiç şüphesiz zevk almıştım, ancak kalbim çok kırıktı. Hâlâ kırıktı, mutlu değildim ve Faye bile şu anda beni aşkın olmadığına inandıramazdı. Ne kadar tecrübeli olursa olsun. Başka birinden zevk alırken bile aşıktım ben Kyungsoo'ya. Resmen bir mecburiyetti bu benimkisi. Faye neredeyse yakın bir arkadaş olmaya başlıyordu. Bu geceden sonra belki bir daha hiç görüşmeyecektik ama o, işi bittiği gibi kalkıp gitmedi. Kalmak istedi yanımda. Seks sonrası sigarasını hemen şimdi burda yakacak kadar kalmak istedi yanımda. Çünkü biliyordu ki kalbim kırıktı. Bu kalış ücrete tâbi değildi."Nerden biliyorsun, aşkın gerçek olmadığını?"
"Bilirim ben. Erkekken de, kadınken de aşık oldum."
"Ancak aşık olduğunu söylüyorsun?"
"Söylüyorum çünkü bunun başka bir adı yok. Bu herkesin bildiği aşk. Herkesin bildiği bir şey insanı sorgulamaya iter. Sadece adının 'aşk' olması 'aşkın' bu olduğu ve gerçek olduğu anlamına gelmez hayatım."
"Tanrı gibi mi?" dedim ona dönerek. Dolgun dudaklarını büzdü. O et parçalarını hırçın bir şekilde öptüğüm için rujundan geriye sadece kırmızı lekeler kalmıştı.
"Sanırım."
"Sokak lambalarının altında bekleyen bir kadına göre fazla iddialı ve bilgili konuşuyorsun." dediğimde sesli bir şekilde güldü. Bu beni de gülümsetti ve saçlarımı okşadı.
"Beklerken okumak için çok vaktin oluyor şekerim." dedi. Tekrar sigarasına döndüğünde bir süre konuşmadık. Ne uykum vardı ne de keyfim ancak değişik bir biçimde zevk içindeydim. Birkaç saatliğine de olsa Kyungsoo'yu düşünmek zorunda olmuyor oluşum bana iyi geliyordu. Ya da düşünmediğimi zannetmek. Çünkü sessizliğin sebebinin onu düşünmem olduğunu fark ettiren yine Faye oldu.
"Bana ondan bahsetsene." dedi cidden ilgilenir bir biçimde.
"Hoş birisi." dedim içten bir biçimde.
"Sadece buysa, hakkında söylenecek çok şey var demektir."
"Çok."
"Aşk olduğunu nerden biliyorsun peki şekerim?"
"Bilmiyorum işte. Ne dersem diyeyim bunun aşk olmadığını düşüneceğin için adını başka bir şey koyacağım. İnan bana Faye, Tanrı yoktur demek aşk yoktur demekten daha kolaydır. Aşk yok dediğin için her an linç edilebilirsin. Çünkü insanlar aşkın gerçekliğine tapıyorlar."
"İnanç meselesi."
"İrade meselesi."
(Kısa bir sessizlik.)
"Belki de ona açılmalısın."
"Olmaz, onu kaybetmekten korkuyorum. Kız arkadaşıyla aralarını bozan bir herif olarak anılmak istemiyorum."
"Sahip olmadığın bir şeyi kaybedemezsin şekerim."
"Mutlu görünüyor."
"Henüz sana sahip değil."