Ah ah, geldik 30'a be yavrularım. Gözümde canlanır bu kurguyu yazmaya başladığım ilk anlar...
Sizi ve eksiklerim olmasına rağmen bu kurguyu yazmayı çok seviyorum︎ <33.•
"Bugün Verda gelmiyor. Siz gidin." Gözlerimi devirerek Orhan'a baktım. Zaten sadece emir vermekle yetinebiliyordu. Başka işi mi vardı ki?
"Neden o gelmiyor?" Diye sordu Atalay. Ben de kaşlarımı kaldırarak baktım Orhan'a.
"Güvende olduğundan emin olduğum zaman onu da göndereceğim. Siz gidin dedim. Hadi."
Hiçbirimiz onu sorgulamadık. Hepsiyle kısaca sarıldım. Zaten benim yüzümden uzun zamandır buradaydılar, artık gerçekten de okula gitmeliydiler.
Orhan da onların ardından çıktığında evde sadece Kıvanç ve ben kalmıştım.
Bana ters ters bakan Kıvanç'a aynı karşılığı verip gözlerimi kıstım. "Ne diyeceksen de." Çünkü sabahtan beri ağzını açıp kapıyordu. Bir şey söylemek istediğini anlamamak da mümkün değildi.
"Kardeşlerime büyü falan mı yaptın? Sürekli etrafındalar." Güldüm. Bu adam kafayı gün geçtikçe daha da çok sıyırıyordu.
"Saçmalama istersen. Emin ol büyü yapma ve yaptırabilme yeteneğim, hevesim falan olsaydı, şu anda burada değil de harika bir evde yaşıyor olurdum."
"Buranın harika olmadığını mı söylemeye çalışıyorsun yani?" Gözlerimi devirdim. Allah aşkına muhabbet nereden buraya gelmişti? Şimdi de oturup Kıvanç'la büyü mü konuşacaktık? Bir bu kalmıştı zaten.
"Bana ait değilse harika olması kaç yazar?" Dediğimde gözlerime bakarak kaşlarını kaldırdı.
"İyi, en azından sana ait olmadığını kabullenebilmişsin." Bir kez daha ona 'tam bir aptalsın' der gibi bakıp salona geçtim.
Açlıktan ölüyordum ve gerçekten çok yorgundum. Gece birkaç kere kabus görerek uyanmıştım. İlk kez uyandığımda geri uyuyabilmiştim ama ikinci kez uyuyamamıştım. Zaten uyuyamadığım için Orhan'ın seslenmeleriyle ben de aşağı inmiştim.
Şimdi de sofradaki kahvaltılıklardan tabağıma dolduruyordum. Kıvanç da koridordan gelip salona geçtiğinde tam karşıma oturdu. "Ee, bütün gün birlikteyiz. Ne yapacağız? Öyle boş boş oturacak mıyız?"
"Valla seni bilmem ama ben gidip biraz dinleneceğim. Malum, insan kendisini yıpratan insanlarla birlikte olunca zihni de ister istemez yoruluyor, ne kadar uyusa da bir fayda vermiyor." Dedim kısaca ona imâ yaparak. Belki çok çocukça davranıyordum ama Kıvanç bana yaptıklarıyla bunu hak etmişti. Eğer o da bana baştan beri Atalay veya diğerleri gibi davransaydı, şu anda burada boş boş oturmak yerine birlikte eğlenceli bir şeyler yapabilirdik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BANA BİR MASAL ANLAT
Ficțiune adolescențiYerimde kilitlenmiş kalmıştım. Arkamdaki kapı kapanmıştı, ben ise kapıya yaslıydım. Uraz aynı ağır hareketlerle yataktan kalktı. Elindeki fotoğrafları üst üste getirdi, ve acımasızca hepsini en küçük parçalarına kadar, gözlerimin içine bakarak yırtt...