Genel bakış açısı.
Günümüz.
Hastane.Barış yanındaki Barlas'la birlikte hastaneye girdiğinde gözlerini devirdi.
"İşleri düştüğü yetmiyormuş gibi bir de ayaklarına çağırıyorlar. Şeytan diyor sık hepsinin kafasına, at bir uçurumdan aşağıya." Sinirle sesiyle Barlas ona dönerken huysuz çıkan sesine karşın gülümsedi.
"Sence de abartmıyor musun, abi? Birisine bir şey olmuş demek ki."
"Olmuşsa olmuş, kardeşim. Bundan bize ne?"
Merdivenleri çıkmaya başladıklarında bu kez gözlerini deviren taraf Barlas olmuştu.
"Ya bizi ilgilendiren bir şey ya da bize ihtiyaçları var. Yoksa Uraz'ı biliyorsun, seni de beni de öyle kolay kolay aramaz."
Barış Barlas'a sinirle baktı.
"Sana kaç kere şu Uraz'a merhamet duyma dedim?"
"Abi...suçlu taraf bendim. Bunu biliyorsun." Doğruydu. Ona göre suçlu oydu. Her ne kadar Uraz üzerine geldiğinde inkar etse de içten içe biliyordu, birçok şey onun suçuydu.
"Saçmalama." Diye tısladı Barış. "Hiçbir şey senin suçun değildi. İstediğin tek şey bir boka yaramayan o herifi korumaktı. Ama o yine de seni suçladı. O yüzden kendine gel, Barlas. Seni kaç kere hastanelik etti."
Barlas omuz silkti. "Ben de ona vurdum ama."
Barış burnundan soluyarak Uraz'ın dediği odayı aramaya başladı. Kardeşine bir şey anlatılmıyordu. Onun bu saf hâllerine bazen dayanamıyordu. Kafasını duvara duvara vurmak ve, 'geri zekâlı' diye bağırmamak için kendini zor tutar olmuştu.
Sonunda 318 numaralı odayı bulduğunda kapıyı çalmadan içeri geçti.
Aras onun geldiğini gördüğünde oturduğu yerden ayağa kalktı. "Hoş geldiniz."
Uraz her zaman olduğu gibi yine ayağa kalkma cürreti göstermemişti. Hatta yüzünü dönüp bakmamıştı bile. Ayaklarını karşısındaki kanepeye uzatmış düşünüyordu. Sadece düşünüyordu.
Barlas odadaki herkese baktıktan sonra kaşlarını çattı. "Kadro tam görünüyor. Hanginize bir şey oldu?"
Uraz derin bir nefes aldı. Bu kez onlara döndü ve gözlerini direkt Barış'ın üzerinde tuttu.
"Sürtüğün biri kardeşime saldırılmasını sağladı. Çok kötü yaralandı ve şu anda yoğun bakımda. Umarım durumun ciddiyetini anlatabilmişimdir." Her ikisi kaşlarını çatsa da Uraz devam etti. "Her neyse. Bana yardım etmelisin. Hem o piç kurularını hem de o adi sürtüğü bulmamız gerek. Polisten önce." Cümlesini vurguyla bitirip Barış'tan gelecek cevabı bekledi.
Barış alayla güldü. "Dalga mı geçiyorsun? Yoğun bakımdaymış gibi bir hâliniz yok."
Uraz bıkkınca ona baktı. Bir de bunların salaklığını mı çekecekti? Zaten yeterince vakit kaybetmişlerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BANA BİR MASAL ANLAT
Fiksi RemajaYerimde kilitlenmiş kalmıştım. Arkamdaki kapı kapanmıştı, ben ise kapıya yaslıydım. Uraz aynı ağır hareketlerle yataktan kalktı. Elindeki fotoğrafları üst üste getirdi, ve acımasızca hepsini en küçük parçalarına kadar, gözlerimin içine bakarak yırtt...