EPISODE 14

8.3K 527 93
                                    

merhabaaaaa

nasılsınızz?

medya: Verda

bölüm şarkısı: all the things she said

Günümüz.

Çünkü burada, Barbarosoğlu'ların evinin kapısında Filiz, babası ve polisler vardı.

Ellerim yavaşça titremeye başladı. Son zamanlarda hiç geçmemişti ki bu. Aklıma gelen anılarla gözlerimi kapattım. Yine mi aynı şeyler olacaktı? Yine mi ondan izin almadan, onu hiçe sayarak gittiğim için beni ağır bir şekilde cezalandıracaktı?

Bir anlığına aklıma bundan birkaç ay önceki, hatta birkaç hafta önceki anlarımız geldi.

Aramız öylesine iyiydi ki, onun güzel oyunculuğuna kanmıştım. Bu hep böyle olmuştu. O gün beni öylesine bir durumda bıraktığında, sadece on yaşında bile olsam onu affetmemeliydim.

Ancak küçüktüm. Bana göre anneler her şeyi yapabilirdi. Aslında bunu da bana annem öğretmişti. Aklıma tüm düşüncelerin böyle girmesini sağlamıştı. Ben de çocuk yaşta onun kuklası olmuştum. Kim bilir hatırlamadığım, aklıma bile getiremeyeceğim kaç tane şeyde beni kullanmıştı.

Onu hiç tanımadığımı yeni yeni anlıyordum. Benim gördüğüm kısım sadece buz dağının görünen tarafıydı. Maskeli tarafı. Onun da taktığı sayısız maske, benim onun gerçek yüzünü görmemi engellemişti.

Şimdi de karşımdaydı.

Utanmadan, sakınmadan dik tuttuğu başıyla hepimizin gözlerinin içine bakıyordu. Yanındaki polislere ve babasına güvendiği her hâlinden belliydi. Çünkü o yalnız oynamaktan aciz biriydi. Asla adil olamazdı.

Biliyordum, yanında güveneceği birkaç kişi olmasa, o hayatının sonuna kadar bile Uraz'ın, Kıvanç'ın ve Pamir'in karşısına çıkmaya cesaret edemezdi.

Onu yaka paça evden atacaklarını tahmin ettiğini biliyordum.

Aralarında onu en çok hatırlayan Kıvanç'tı. Aslında bana kalırsa onun kandırdığı en masum kalp Kıvanç'ınkiydi.

Çünkü Kıvanç, biyolojik annesini hiç görmemiş, tanımamıştı.

İki yaşına kadar annesiz kalmış, iki yaşından sonra da Filiz gelmişti. Kıvanç ona alıştığı, bağlandığı sırada o da ihanetkâr çıkmıştı. O zamanlar küçük bir çocuk bile olsa Kıvanç'ın ne kadar üzüldüğünü tahmin edebiliyordum. Geriye sadece kardeşleri ve babası kalmıştı. Emindim, o bir daha asla bir anne istemeyecekti.

Kıvanç'ı anladığımı bu yüzden söylüyordum. Onun hayatında kardeşleri çok değerliydi. Onun iki varlığından biri de kardeşleriydi. O yüzden az önce onlara karşı isyanıma dayanamamış, hemen müdahele etmişti. Ona kızmıyordum. Biraz kırıldığım barizdi, ama kızmıyordum.

Aklımın yine uzaklara gittiğini fark ettiğimde başımı yerden kaldırıp Filiz'in gözlerinin içine baktım.

İnsanlar isimlerinin anlamlarını mutlaka taşıyorlardı. Bazıları ruhunda, bazıları ise bedeninde belli ediyordu isminin anlamını. Bu Filiz'in ruhu için geçerliydi. İsminin anlamı, tohumdan çıkan körpe sürgün anlamına geliyordu. Dışarıdan baktığımızda anlamı çok güzeldi, ancak bunu yalnızca karakterini bildiğiniz zaman fark edebilirdiniz. O da tohumdan çıkmış gibi bir baba oğulun hayatına dahil olmuş, önce körpe gibi gözükse de, sonradan yavaş yavaş büyüyerek bu aileyi çökertmişti. Bunu yapmıştı. Acımasızca, gaddarca herkesin duygularını mahvetmişti.

BANA BİR MASAL ANLATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin