14.Bölüm:Şehit Astsubay Çavuş Gürbüz Parlak

3.9K 222 14
                                    

14.Bölüm:Şehit Astsubay Çavuş Gürbüz Parlak

(Bu bölümü haberlerde 45 saniyelik verilen yüzlerce şehit sayısından sonra bir saniye fazla onlarla ilgili düşündürmediğiniz asker yakınlarını gerçekten yaşadığını düşünerek okuyun.)

Sabah aydınlanmaya başlarken hâlâ uyuyamamıştım tim koğuşlarına dönmüştü ben hâlâ tim odasindaydım. Bugün hatta birkaç saat sonra Gürbüzün ailesine ve nişanlanacağı yareninine haber götürülecekti. Emir komuta o an bende olduğu için Ali'yle birlikte bende gidecektim.

O ân'ı kaç kere yaşadım bilinmez her seferinde daha fazla acıtan, an'dı o anlar her seferinde daha hırs, intikam, barut, leş istettiren anlardı.
Bu sabah içtima emir komutası Selim'de olacağı için odama girdim içtima kıyafetlerim yerine üniformamı giyindim.

Sadece tören, yer değişikliği veya özel durumlarda taktığımız beremi bu sefer de bir şehit haberini verebilmek için taktım omzumun üzerine. Saçlarımı aşağıdan beremi engelleyemeyecek şekilde sıkıca bağladım, postallarımı fazlasıyla sıkı bağladım, beylik tabancamı görünmeyecek şekilde taktım.

Üzerime tonlarca ağırlık koyulmuş gibiydim o ağırlığın gerçekliğin altında eziliyordum şehit vermemin eksilmemizin.

İçimde ki ağırlığı azaltmak istercesine derin bir nefes alarak kalbimin düzenini rahatlatmaya çalıştım, yüzümü düzelttim.
Yüzüm solgunluğun verdiği beyazlıkla birlikte strestin verdiği sarılıkta vardı fazla takılmadan odadan çıktım. Kahvaltı saatine daha iki saat vardı bahçeye çıktığımda bizim tim içtimaya başlamıştı onları izleyebileceğim bir banka oturdum geriye yaslanıp onları izlemeye başladım.Selim'in komutanlığı da benim yerimi aratmıyordu.



Gitme zamanımız gelmişti içeriden çıkan Ali ve timiyle birlikte bende ayağa kalktım.
Yanıma yaklaştıklarında hazırola geçtiler "Hazırız komutanım." Aliye kafa salladım.

Beraber kışlanın kapısında bekleyen Ambulans ve iki asker arabasının yanına ilerledik öndeki siyah asker arabasının ön koltuğuna Ali arka koltuğuna ben oturdum sürücü koltuğunda görevli bir asker vardı, arka arabaya da Ali'nin timi yerleşti. Kimsenin ağzını bıçak açmazken, çıkmasını da beklemezdiniz zaten. Kalbimde ki o ağırlık yerini koruyordu yine, düşünmemeye çalışıp kafamı camdan yana çevirdim.

Ne olacaktı yarenine

Ne olacaktı kurdukları hayallere

Ne olacaktı annesi, babasını? Her an yolunu gözleyen annesi içten içe merak eden ama her baba gibi sert görünen babasına?

Gürbüzün ailesi ve yâreni de Şırnak da yaşıyordu kışlaya çok yakın olmayan bir köyde.
Arabanın hızı yavaşladığında pencereden de bir sokağa girdiğimizi gördüm yaklaşık kırk dakikadır yoldaydık arkada ki araba ve Ambulans da yavaşladığında yavaş yavaş azalarak hızla birlikte durduk.

Asena hazır mısın? 

Hayır değilim, hiçbir zaman da böyle birşey'e hazır olmayacağım.

İçimde ki ağırlık, tonları geçercesine beni yere çekmeye çalışırken ona karşı gelerek Ali'nin açtığı kapıdan dışarıya adım attım.

Yavaşça çıktığımda ambulans sesini duyan ailelerinden dışarıya çıkanlar, endişeli korkulu gözlerin penereden yansıdığını gördüm kafamı önüme çevirdim yüzümü görseniz ruhsuz veya kalpsiz diyebilirdiniz şuan ama bu benim en kötü de olsa görevim.

Ali'nin bana karşı verdiği selamdan sonra durduğumuz evin önüne doğru ilerledim yanımda da iki tane görevli asker vardı.

Dik duruş, üzgün ruh, ruhsuz tiple birlikte  kapıya yürüdüm. Mahallede bir sessizlik hakimdi kapıyı tıklatmak için elimi kaldırdığımda kapı kendiliğinden açıldı.

Ölümün UcundaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin