66. Bölüm: Kanlı Üniforma

424 22 6
                                    

66.Bölüm: Kanlı Üniforma

Bilincim yerine geleli bir iki saat olmuş gibi hissediyordum ki kapının kilitlerini açılma sesleri odayı doldurmaya başladı. Birkaç saniye sonra içeriye giren kişi Sırmaydı.

İçeriye girdikten sonra kapı tekrar kilitlenmeye başlarken, yavaş adımlarla yanıma ilerledi. Üzerinde ki deri ceketi ilk günden beri çok nadir değişmişti. Sakalları ilk günden daha uzun, saçları onu ilk gördüğüm günden beri aynı boyda, omuzlarının üstünde bitiyordu.

Yavaş adımlarla yatağın yanına yaklaştıktan sonra kenardan çektiği sandalyeye oturdu. Gözleri bana odaklandığında elini kaldırdı. Saçlarımda dolaşmaya başlayan elleri her ne kadar tiksindirse de saçlarımı ellerinden alamayacağımı biliyordum. ''Güzel bebeğim. İlaçların iyi geliyor, fark ettin mi?'' dediğinde yüzümde yapmacık bir ifade oluştu. ''Ne saçmalıyorsun?'' sertçe sorduğum soruyu duymazlıktan geldi.

Saçlarımda ki eli hâlâ olduğu yerde duruyordu. Ta ki yanağıma inene kadar. Nasırlaşmış parmakları yanağımı okşamaya başladığında istemsizce yanaklarımı ısırmaya başladım. ''Çek elini Sırma.'' gözleri hipnoz olmuş gibi okşadığı yanaklarımdan ayrılmadı. ''Sırma çek şunu.'' midemi bulandıran hareketleri dengesizleşen tavrımı tetikliyordu. Hâlâ beni duymazlıktan gelirken kafamı diğer tarafa döndürdüm. 

Gözleri yanaklarımdan, gözlerime çıktığında gözlerimden ateş çıkartacak kadar sert bakıyordum. ''Sana elini çek dedim!'' yüksek sesimle, boğazım kuruduğu için acısa da Sırmanın yüz ifadesi daha garipti. Bakışları az önce beni duymadıklarını söylüyordu. Kendi kendime mi konuşmaya başlamıştım yoksa o gerçekten yanağıma hipnoz olur gibi bakarken gerçeklikten mi soyutlanmıştı. 

Birkaç dakika odanın içerisinde sessizlik olsa da sonrasında eli tekrar tenime değdi. ''Güzel bebeğim, düşünsen biraz.'' eli yavaşça boynumdan karnıma indi. Bütün vücuduma temas eden eli, tiksinme güdüsüyle belimden terler dökmeye başlatmıştı. ''Çek ellerini üzerimden!'' yüksek sesle bağırırken yataktan kalkmaya çalıştım ama bunun zaten boş bir hareket olduğunu biliyordum.

Sırma beni yine duymuyormuş gibi geri çekilmedi. Eli karnımı okşamaya başladı. ''Düşünsene güzel bebeğim. Burada bizim bebeklerimizi taşıdığını.'' yüzüm buruşurken bacaklarımı kendime çekmeyi denedim ama tek yapabildiğim demirlerin büyük bir gürültüyle birbirine vurması oldu.

''Senden nefret ediyorum. O kafanın içinde ki hayallerin kurmacaların hiçbiri olmayacak salak!'' nefretle konuşmam onun bir hareketini etkilemedi. Az önce yanaklarımda ki hipnoz bakışları şimdi karnıma inmişti. Diğer eli biraz daha aşağıya, bacağımın üstüne baldırıma indi. İki eli de vücudumda ki bütün mide bulantımı mideme çıkarmaya yetmişti. Her an çıkarmak üzere gibi hissetmeye başlamıştım.

Ellerimi sertçe kelepçelerden kurtarmak için çeksem de bir işe yaramadı. Aynı şekilde çırpınarak demirin sesleriyle kendine gelebileceğini düşünerek ses çıkartmaya çalıştım ama bu hiçbir şeye yaramadı. Bir eli bacaklarımı diz kapağıma kadar okşamaktan çekinmedi. Gözleri ve diğer eliyse kafasında ki o saçma kurmacalardan geriye çekilmedi.

Midemin bulantısı, odanın rutubet kokusundan dolayı mı yoksa içinde olduğum durumdan mı bilmiyorum ama giderek arttı ve en son kafamı zar zor yataktan kaldırarak Sırmayla aramda ki küçük yere kadar çıkarabildim. Mideme giren bir iki parça da zar zor çıktığında safra dışında midemde bir şey kalmamıştı. Bir nebze olsun hissettiğim rahatlamayla kafamı tekrar yatağa atarken, Sırmanın elleri üzerimden çekilmişti.

Bakışlarımı yüzüne çevirdiğimde gözlerinden ateş çıkıyordu. Bir şey söylemesini beklerken o az önce saçma hayallerine kattığı tenime dokunduğu elini yanağıma geçirdi. Eli sertçe yanağıma vurduğunda kafam diğer tarafa döndü. Beklemediğim darbeyle dünyam dönmüş gibi bir his içimi kapladı. Başımın dönmeye başlamasıyla gözlerimi yumarken yanağımın yandığını hissediyordum.

Ölümün UcundaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin