46.Bölüm: Geçmişin Geleceğe Ördüğü Duvar

1.3K 69 48
                                    

46.Bölüm: Geçmişin Geleceğe Ördüğü Duvar

Takvim yaprakları geriye savruldu, sayılar eksildi günler geriye aktı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Takvim yaprakları geriye savruldu, sayılar eksildi günler geriye aktı. Yaşlar küçüldü düşünceler kalabalıklaştı. Geçmişin kırık parçaları tuzla buz olurken hepsi derime batıp ince yaralar açtı ama hiçbiri şuan kalbimde ki sızı kadar acıtmadı.


Saniyeler saat ağırlığında, geçen yılların uzunluğu, saniyelercesine gözümün önünden geçti. Acılar birbirine karıştı, eski acıların yerini kapanan yaralar aldı aynı, olmayan yaraların açıldığı gibi. Donan mimiklerim yavaş yavaş buzlarını eritirken dudaklarım kendi özgürlüğünü kazanmış gibi kıpırdadığında çıkan sesimle irkildim. ''Küçük!'' yüzünde ki ifade çatlarken, gözleri vücudumda gezindi. Yüzünde birden fazla ifade vardı. Geçmişin aynaları kırılmış, her biri farklı bir ifadeyi barındırıyordu.

Neydi bu yüzünde ki birden fazla gizlenen ifade?

Geçmişin savrulan küllerinin acı kokusu ciğerlerime taştı. Koyu kahve kısa saçlarının çepçevre sardığı yüzünde ki siyah maskesi gözlerini her ne kadar gizlese de, bakışları ortadaydı. Elimde yere doğrulttuğum silahı boşa alıp bacağımda ki kemere takarken yüzünde acı bir gülümseme oluştu. ''Kelebek.'' o bana böyle hitap ederdi.

Onun için bir dövme yaptırmayı birçok kez düşünmüştüm ama mesleğimle ilgili bir açık vermek istemediğim için çoğu kez vazgeçmiştim. Dağılan geçmiş, ruhumun kırılan parçalarını yere sererken, toparlanmam gerekiyordu. Kulaklıktan gelen sesler aklıma ulaşmasa da kulaklarım duyuyordu.

 Kulaklıktan gelen sesler aklıma ulaşmasa da kulaklarım duyuyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Toparlanmam lazım.

Hemen şimdi.

Kulaklıktan gelen Tuğçenin soğuk sesi gittikçe telaşlı hâlini alırken ''İyiyim.'' dedim. ''İyiyim, merdivenlerin karşısında ki odadayım.'' Tuğçe rahatlamış gibi sessizleştiğinde, Alpanın ''Ne yapıyorsun?'' diyen tedirgin sesi doldurdu. Ses vermediğimde ''Dört dakikan var, dört dakikada o odadan çıkmazsan Siyah.'' dedi sıktığına emin olduğum sert çehresiyle.

Ölümün UcundaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin