29.Bölüm:Geceden Kalanlar

3.1K 118 35
                                    

29.Bölüm:Geceden Kalanlar

Başımın keskin ağrısı ve aşırı sıcak, uykumu ikiye bölen şeylerdi.
Gözlerimi açtığımda öncelikle dışarıda olmayı beklemiyordum havada ki güneş sıcaklamamı sağlasa da daha büyük bir sıcaklık hissettiğimde kalkmak için haraket yaparken önce pozisyonuma baktım.

Birine sarılıyordum ve hatta o da bana sarılıyordu.

Lan noluyor burada kardeşim!

Kollarımı doladığım göğsüne yaslandığım kişiye bakmak için kafamı kaldıracakken yükselen göğsünden firar eden koku buna engel oldu.
Hafif baharatlı sert odunsu kokusunun yanında yumuşak amber kokuyordu buna tenine sinmiş barut sarıldığım kişinin Alpan olduğunu sunuyordu.

Bir dakika nE! Alpan mı!

Hıhı Alpan!

Ayrılmayı düşünüyor musun?

Yo!

Belliki dün rakıyı fazla kaçırmıştım Alpanda askeriyeye götürmek istemediği için burada bırakmış yani sarılmaya devam edebilirim o zaman.

Sanki saatlerdir sarılmıyormuşuz gibi!

Ellerim belinden çıkıp belime sarılan kolunun üstüne çıkıp okşarken teninin soğukluğu dikkatimi çekti.

Bu havada neden bu kadar soğuk?

Hızla kafamı kaldırıp yüzüne baktığımda dudakları kurumuş kaşları çatılmış ama beni sarmayı bırakmamıştı.
Güneşin yeni doğduğunu anladım.

O üşüdüyse ben niye üşümedim ki.

Kollarını okşayan bileğime doğru baktığımda üzerimde dün gece aldığım deri ceket vardı altımızda yattığımız şeye baktığımda Alpan'ın ceketi vardı ve Alpan kısa kollu haki yaka bir tişörtle duruyordu.

(Medyada var.)

Buraya geldiğimiz ilk an rüzgarın arabaların park edildiği yerden göle doğru soğuk rüzgarın estiğini fark etmiştim bunun nedeni arkada kalan küçük bakımlı duran ormandı.
Ve bilin bakalım kim esen rüzgarı kesmek için rüzgarın geldiği kısıma yatmış?

Ah kalbiiiim!

Kaşlarım çatık bir şekilde ona bakarken hâlâ uyuyordu elimi kollarından çekip yeni yeni çıkmaya başlamış sakallarında gezdirirken elimi gıdıklayan yapısı hoşuma gitmişti biraz daha cesaret alarak ellerim acı kahve siyah gibi görünen saçlarına çıktı, geldiğine göre hafif uzamış saçlarının yüzüne düşen tellerini elimle kenara itip bir erkek çocuğu gibi masum duran yüzünü ortaya çıkardım.

Ellerini belimden çekip oturur vaziyete geldim üzerimde ki ceketi çıkarıp vücudunun 10/1'ini kapatabilecek ceketi üzerine doğru kollarına ve sırtına örttüm uyanana kadar ısıtmak için geri yatıp vucudumu tamamen ona döndürüp göğsünü ısıtmak için sarıldım.
Güneşin doğuşu sıcak rüzgarla birlikte serinliği getiriyordu o da uyku sersemliğiyle tekrar sarıldığında karnım ve midem kasılmıştı.

Biz de ona sarılınca böyle hissediyor mudur Asena?

Yo niye hissetsin uyuyor zaten.

Gerçi sarıldığımızda böyle hissediyorsa öpü-

Lan iç ses misin nesin yürü git!

Ay utandı bizim utanmaz.

Kafamı boynuyla kafası arasında ki köprücük kemiğinin üstünde ki boş yere yerleştirip kokusunu bitirmek istercesine içime çekerken kendimi bağımlı insanlar gibi hissetmeye başlamıştım.

Ölümün UcundaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin