55.Bölüm: Hayallerin Gerçeklik Farkındalığı

829 37 8
                                    

55.Bölüm: Hayallerin Gerçeklik Farkındalığı

Bazı şeyleri bilerek yaparsınız belki ama davulun sesi her zaman uzaktan hoş gelirdi. Hissettiğim his neydi bilmiyorum.
Bu korku muydu? Gerilmiş miydim? Heyecanlanmış mıydım?

Avucumun arasında ezilen kapının kulbunu aşağıya indirdiğimde, karanlık odaya girdim. Sonrasında vazgeçerek lavaboya girdiğimde, duygularım ve hislerim karanlık soğuk bir odaya alınmış gibiydi. Aklıma ilk gelen Deniz olmuştu. Büyük ihtimalle hâlâ hastanedeydi. Pantolonumun arka cebinde ki telefonumu açtığımda, hızla son arananlardan Denizin ismine dokundum.

İkinci çalışta açılan telefondan sesi geldiğinde, aynı enerjik sesi duyuldu. ''Kuzum.'' kuruyan boğazımı yumuşatmak için yutkundum. ''Müsait misin?'' sesim kısık ve pürüzlü çıkarken, karşı taraftan gelen sesler kısa bir an aksarken, ''Evet. Sen iyi misin?'' dedi. Dudaklarımı ıslatırken, gözlerimi diktiğim musluktan kaçırdım. ''Deniz benim reglim gecikti.'' karşı taraftan gelen kapı kapanma sesiyle sessizlik olurken devam ettim.

''On beş gün. Mide suyum birkaç gündür midemi bulandırıyor.'' ne söyleyeceğini karar veremiyormuş gibi sadece ''Sakin ol.'' dediğinde sustum. ''Son zamanlarda başka farklı birşey yaşadın mı?'' dediğinde son iki haftayı düşündüm. ''İştahsızlık ve baş dönmesi.'' karşı tarafta sessizliğini bırakırken, ellerim titremeye başlamıştı. ''Deniz.''

Denizin daha önce bu kadar sert sesini daha sonra tekrar duyamayacağımı sandığım bir sesle konuşması afallatmıştı. ''Ne zaman ilişkiye girdin?'' saydım. ''İki hafta 'dan bir iki gün fazla.'' Denizden gelen kısık sesli bir küfürle vücudum daha da gerilirken ''Tamam. Bak sakin ol. Son zamanlarda zor şeyler yaşadın, hepsi strese bağlı olabilir.

En yakın zamanda gel kan ver. Korunmuyorsanız bu da bir ihtimal, ama strest vücudunuzda sandığınızdan daha çok etki gösteriyor.'' söyledikleri kafamın içinde çınlarken, göz bebeklerimin bile titrediğini hissediyordum.

''Deniz, ben-'' Denizin sert sesiyle onun da gerildiğini hissedebiliyordum. ''Sakın, sakın bana hazır değilim deme. Korunmayı akıl edemediysen buna hazırsın demektir.'' gözlerim buğulandığında ses etmedim. Telefonu yüzüne kapatırken, titreyen dizlerime karşı çıkmadan duvardan tutunarak sırtımı duvara yasladım. Kapının hemen arkasına yere, oturduğum da evde ki daim sessizlik, içimde kopan fırtınalardan habersiz ayaz gibiydi.

Ellerim kucağıma düşerken telefonumun yere düştüğünde, fayanstan gelen ses odayı doldururken, tek istediğim kafamda ki bu kararsızlığın son bulmasıydı. Düşüncelerimi ve hislerimi kontrol etmek istiyordum. Ama onlar buna karşı gelircesine benden bağımsız hareket ediyordu. 

Bir bebek istiyor muydum? Alpandan ve benden bir parça. Belki

Hazır hissediyor muydum? Bundan emin olmak için beni neyin beklediğini bilmem gerekmez miydi?

Eğer varsa onu bu hayattan koparır mıydım? Kesinlikle hayır.

Alpan bilmeli miydi? İşte bunu hiç bilmiyordum.

Ne kadar süre orada öylece durdum bilmiyorum ama kapının ardından gelen adım sesleriyle nefesim tıkandı. Uzaklaşan adım sesleri bir zaman sonra tekrar yakınlaşırken, elimi kaldıracak gücüm yoktu. ''Asena.'' gözlerim odaklandığı yerden kopsa da ses çıkarmadım. Gidip uyuması gerekiyordu. Tek kalmaya ve düşünmeye ihtiyacım vardı.

Kapının önünde duran adım sesleriyle, kalbimin atışı hızlananırken kapıyı tıklattı. ''İçeride misin?'' ses çıkarmadım. Gitsindi. ''Asena. Güzelim ses verir misin?'' yutkundum. Endişelenmesini istemiyordum. Sesimin iyi olduğuna inanarak, düz tutmaya çalışarak ''İyiyim.'' diye seslendim. Evet gayet iyi çıkmıştı. ''Yat sen geliyorum.'' ses çıkmadı birkaç saniye.

Ölümün UcundaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin