177 29 14
                                    

Kırılgan bi kalbe hassasiyet gerekirdi, bi çocuğun kalbi hep kırılgan olurdu, yani herkes bi çocuğa hassas davranmak zorundaydı.

Kimse neden Lâle bu zamana kadar hassas davranmamıştı?

●●

"Yemek yemek ister misin güzel kızım?" Lâl kulaklarına dolan sesle irkilerek kalktı ders çalıştığı masadan. Yine ne saçmalıyordu bu adam? Yemek yemezdi, bu evde yemek yemek istemezdi bilmesede anlıyordu çünkü bedenine giren ilaçları. O unutmaya başlıyordu, yazdığı anları tekrar okuduğunda hatırlamıyordu ve bu sadece bu evde yemek yediğinde oluyordu.

Okulda yemeyi tercih ederim, diye düşündü kendi kendine. Ama şu an bunu düşünmek yerine Tarık'tan nasıl kurtulacağını düşünmeliydi. O yemekten yememesi gerekiyordu. "Benim güzel kızım, bak annen bizin için neler yaptı." Tarığın sesi ona daha çok yaklaştığında titreyen adımlarına inat sağlam bi şekilde yatağına gitti ve bağdaş kurarak oturdu. Yastığının altına sakladığı bıçak onu koruyacaktı, Lâl artık kendini korumayı öğrenmişti. Bu saatten sonra canını yakanın canını yakmaktan çekinmeyecekti arada abisi de olsa.

Tarık elinde tepsiyle neşeli bir şekilde Lâlin odasına girdi. Tepsinin içinde bulunan haplar ve garip renkli içecek dikkatini çekti genç kızın "Benim güzel kızım yine ders mi çalışmış?" Lâl bakışlarını bi an bile çekmedi adamın üzerinden her hareketini izledi her kelimesini kazıdı zihnine. Neden güzel sözler söyleyerek kötülük yaptığını anlamıyordu bu adamın anlamaya da çalışmıyordu ya onu zaten. Bu adam kötüydü ve kötü olmak için sebebe ihtiyacı yoktu onun gözünde. Kötü olan kimsenin sebebe ihtiyacı yoktu. Titrek bir nefes aldı Lâl, korktuğunu belli etmek istemese de titreyen bedeni ona hiç yardımcı olmuyordu. Ne yapacaktı ona, bugün nasıl cezalandıracaktı?

Tarık elindeki tepsiyi Lâlin masasının üzerine bıraktı ve bu sefer saçma sapan sevgi sözcüklerine daha fazla başvurmadan asıldı kızın saçına. Tarık kulağına küçük de olsa bir çığlığın gelmesini beklese de elinin altındaki kız inlememişti bile. Umursamadı, gece uzun olacaktı yine onun yalvarmalarını dinleyecek geceye gözünü huzurla kapatacaktı buna emindi, bunun olması için elinden gelen her şeyi yapacaktı.

Elini Lâlin saçlarından çekmeden onu duvara doğru itti, kızın küçük bedeni bu sefer duvarın ve Tarığın arasında ezilse de yine sesini çıkarmamış herhangi bir tepki vermemek için kendini kasmıştı. Canı yanıyordu, kafası duvara çok sert çarpmıştı bunu hissedebiliyordu ve Tarık sanki böcek eziyor gibi eziyordu bedenini duvarın arasında.

"Neden ses çıkarmıyorsun güzel kızım" Pis nefesini Lâlin boynuna üfledi Tarık. "Senin sessizliğinin benim hoşuma gitmediğini bilmiyor musun sen? Lâl yine cevap vermezken Tarık onun bedenini duvardan çekip yatağın üzerine fırlattı. Lâl beklediği fırsat ayağına gelmiş gibi soktu hemen elini yastığın altına ve sakladığı bıçağı aldı.

LÂLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin