¹⁵

49 14 26
                                    


Hayatın sunduğu bazı şeyler vardı; iyilikler kötülükler, sınavlar ve sınav sonunda kazandıklarımız. Kazandığım şeyler vardı elbet, kaybettiklerimin yanında beni yaşama heveslendiren umutlarım vardı. Bunu saysam o kadar fazla görünmezdi belki, 'abim' derdim sadece bugünlerde bu 'ailem' olarak değişmişti. Öyle çok şey sayamazdım belki ama bu benim bütün ömrüm boyunca umutlanmama yeterdi.

O evden çıktıktan sonra daha çok umutlanmıştım daha çok inanmıştım, sınavımın bittiğini onca kötü şeyden sonra iyi şeylerin olduğunu bunun böyle devam edeceğini düşünmüştüm. Alışmıştım bu duruma, insan iyi şeylere kolay alışıyordu.

Ama şu anda o kadar da hayalperest hissetmiyordum kendimi, alıştığım şey acı olunca huzurlu bir ortam cennet gibi gelmişti bana şu an ise çıktığım cehennemin fragmanı yayınlanıyordu.

Onca uğultunun içinde projeksiyon aletine yansıyan bedenimi görebiliyordum, kötü bir açıyla çok uzaktan çekilmiş bir videoydu ama hafızamda çok net yer edinen bir gündü. O aileden kurtulduğum ilk gündü, hastane koridorundan tek başıma titreye titreye çıktığım ilk gün, salonunda oturduğum eve giriş anımı ve o odada oturan herkesin bana olan bakışlarını ilk defa fark ediyordum.

Cesurum sanmıştım ama korkak girmişim o eve, yaşarken yıkılmam sansam da şimdi fark ediyordum ki zaten yıkılmıştım. Biraz daha inceledim videoyu, salonda oturuyorduk Yeliz hanımın gözlerinin altına gizlenmiş tiksinti ilk defa çarptı gözüme, 'gerçekten benim kızım bu mu?' Der gibi bakıyordu bana. İşin kötüsü buna sadece ben değil bu davete katılan bütün konuklar şahit olmuştu.

Yavaş yavaş gözümün önünde yine o belirdi; küçük Lâl. Beş ya da altı yaşlarındaydı karşımdaki hayali, bir şeyler söylüyordu bana. Oynattığı ağzına dikkat kesildim, salondan uzaklaştım davetten uzaklaştım ve sadece önümde beliren Lâli seyrettim. Söylediklerini anladım, beş yaşındaki bir çocuğun söylememesi gereken bir şarkıyı mırıldanıyordu.

Korkutur bedeni ölüm toprağı

Korkuturdu çünkü o daha çok küçüktü.

Çok da fazla ben uzakta değilim
En kötü insan fizanda değil
Her gece gelir o benim rüyamda dirilir

Sonra şu anki halim geçti onun karşısına, on yedi yaşımdaydım, daha güçlüydüm, çok daha güçlü bir kız olmuştum. Ona cevap vermek adına orada olduğunu anlamıştım, gördüklerimin bir yansıma olduğunu fark etsem de buna son vermek istemedim. On yedi yaşındaki Lâlin cevabına, o şarkının devamına ihtiyacım vardı, beş yaşındaki Lâlin buna ihtiyacı vardı.

Yara dolu dizleri, yorgun elleri
Yaşadıklarıysa fazla ve ağır
Korkak alıştırma göz yaşlarını
Şişsin gözlerin ağla ve bağır

Kötü durumdaydı, on yedi yaşının beş yaşındaki halinden farkı yoktu. Ona rağmen ona tavsiye verirken buluyordu kendini, seni seviyorum diyordu ama her iki yaşını da kimse sevmiyordu onun.

Onlardan tamamen sıyrıldım, olduğum yere geri döndüm. O davet salonundaydık hâlâ, video akmaya devam ediyordu, benim evden gitme çabalarım ve Hakan beyin beni durdurmanın izliyorduk hala herkes şaşkındı ben o kadar da şaşırmamıştım. Tarığın bunca yaptığı şeyin egosuyla sınırlı olmadığını ve bir şekilde tekrar bana bela olacağını biliyordum. Gözlerim projeksiyon aletinden ayrılarak telaşını gizleyemeyen Edize kaydı, her şeyi önceden planlayan kontrol manyağı bir insandı ve burada yaşananlar onun kontrolü altında değildi Ediz çok telaşlıydı, davetlileri salondan çıkarmak için çabalıyordu ama çabaları boşunaydı, insanları çıkış kapısına yığmaktan başka bir işe yaramıyordu yaptığı şeyler çünkü çıkışlar kapatılmıştı bu salondan kimse çıkamıyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 18 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

LÂLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin