"Altum kimseye yardım etmemeli." Ange kısa bir süre Azuma'nın tepkisini görmek için durakladı. Azuma'nın kafası karışık gözükse de devamını dinlemek için ona bakıyordu. Tanrıların kim ve ne oldukları hakkında yeterli bilgisi olmadığından bu anlaşılabilir bir durumdu. Ange devam etti, sesi ciddiydi. "Altum, iyi birisi değil. Ayrıca korkağın teki, kendinden güçlü olan herkesin yok olmasını diliyor. Eğer biri ondan yarım isterse o da karşılığında o kişiden 'yardım' ister. Onun yönetiminde olan meleklerin seninle kafaya yemiş olmasına bakılırsa öyle bir durum altında Cael'den seni isteme olasılığı çok yüksek."
Altum, tanrıların tanrısıydı. Tüm melekler, şeytanlar, tanrılar ve diğer varlıklar onun emirlerini yere getirmek zorundaydı. Kendisi tek başına yeterince güçlü olmasa bile sözlerine harfiyen uyan sayısızca varlık vardı. Lychinus, meleklerin ülkesi olsa da aslında o melekler emirlerini Altum'dan alıyorlardı. Cael, oraya yalnızca Altum'u getirirse bu Ange'in halledemeyeceği bir konu olmazdı ancak Altum'un tek başına gelmeyecek kadar beyni vardı. Yanında koca bir ordu bile getirebilirdi.
Azuma kısa bir süre düşündükten sonra az da olsa Ange'in ne demek istediğini anlamıştı. Yine de Altum'u kendisi tanımıyor ve nasıl biri olduğunu bilmiyordu. Bu yüzden Ange'in dedikleri çok uzak geldi. "Ama beni öldüremez ki... Üstelik Cael'in onunla bu tür bir anlaşma yapmasına imkân yok..."
"Sana acı çektirmek için öldürmesi gerekmiyor." dedi Ange. Cael konusunda yorum yapmamıştı.
Azuma'nın aklına Orion'un içinde olduğu durum geldi. Onu da o tür bir durumun içine sokmak, eline geçerse, bir tanrı için hiç de zor olmamalıydı. Yine de Ange'in dediğini kabul edemedi. "Orion bu şekilde ölmeyi hak etmiyor. Sonuçta dediklerin yalnızca birer varsayım... Taedus bir şey yapamaz mı?"
"Bilmiyorum." dedi Ange daha önce ona söyleyeceğine dair söz vermiş olmasına rağmen. Teadus yalnızca Chydae'nin tanrısıydı. Astra'daki melek ve şeytan gibi varlıklar tarafından konulmuş lanetleri kaldıramazdı. Üstelik adamdan hâlâ haber yoktu, nerede olduğu belli değildi.
Azuma, Orion'u öldürmeleri gerektiğini düşünmüyordu. Altum, Cael'den onu istese bile Cael bile bile onu ateşe atamazdı, değil mi? Sonuçta onu meleklerden korumak için Lychinus'dan uzaklaştırmıştı fakat aklına Cael'in Perdita'ya onu neredeyse meleklere vermek için dönmüş olmasının gelmesiyle bu konu hakkında şüphelenmeden edemedi. Şüphelerini bastırmaya çalışırken sordu. "Başka bir yolu yok mu?"
"Buradan ayrılabiliriz." dedi Ange. Tabii Earlene'le uğraşmak istemediği için bu seçeneği en sona bırakmıştı. Kız, Orion'u öldürmeden oradan ayrılmak istemeyebilirdi ve onu bu tür konularda ikna etmek neredeyse imkânsızdı. Yine de ekledi. "Orion'u burada bırakarak."
Orman her ne kadar oraya giren ve yolu bilmeyen herkesin yolunu kaybetmesi için dizayn edilmiş olsa da Cael oraya bir kere gelmişti. Yolu yeniden tek başına bulabilecek kadar zeki olmalıydı. Ange, sırf Azuma için Cael'in oraya gelmesini kabul etmiş olsa da o anda bunun büyük bir hata olduğunu düşünmeden edemedi.
Azuma, her ne kadar kaldıkları yer küçük olsa da orada rahatsız edilmemeyi sevmişti. Bahar geldiğinden beri fırsat buldukça Canis'le beraber dışarıdaki yeşermeye başlayan çimlerde yuvarlanıyordu. Her ne kadar Sai ailesinde de ağaçlar ve çimlik alan bol olsa da zevkini sürmeye zamanı olmamıştı. Bu yüzden orada durmaktan keyif alıyordu. Yine de eğer güvenli olmaları için gitmeleri gerekiyorsa... Bu konu hakkında bir şey diyemezdi. Earlene'in evinin yerini başka kimse bulamayacağı için Orion'u bıraksalar bile orada güvende olurdu.
![](https://img.wattpad.com/cover/283798678-288-k577021.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HALF & HALF - Yarı Tanrı [BL]
FantasiaHalf & Half serisinin dördüncü kitabıdır. ////// BL yani iki erkek arasındaki aşk kitapta yer almaktadır, ona göre okuyun~ Umarım beğenirsiniz. :)