YARALAR 3.KISIM

100 14 2
                                    


Ange'in her hareketiyle Azuma'nın nefeslerini daha da hızlandı, kendinden geçiyordu. Kısa bir süre sonra gelmişti. Bu, normalde olduğundan çok daha hızlı sürmüştü.

Ange tüm bu zaman içinde yalnızca onu izlemişti, o kadar yaralıyken onu daha da incitecek bir şey yapmazdı. Yatağın yanında bulduğu bir parça kumaşla eline bulaşan meniyi sildi. Bu arada Azuma'nın beyni yavaş yavaş olanları algılayabilmeye başlamıştı. Hızla bacaklarını kapatırken tüm kan suratına toplandı. Ange'e... Ne demişti öyle?

"Daha iyi hissediyor musun?" diye sordu Ange. Sessinden onun bu halinden eğleniyor olduğu belli oluyordu. Azuma elleriyle suratını kapattı, onunla yüzleşmek istemiyordu. Kendini zorlayarak konuştu. "E... Evet."

Ange yataktan kalktı. "Kendini kaybetmemen için üzerine küçük bir mühür koyacağım."

Azuma, yaptıklarını düşününce bunun kötü bir fikir olmadığı kanısına vardı. El yordamıyla örtünün nerede olduğunu aramaya başladı ancak bulmasına kalmadan Ange yeniden yanına gelmiş ve yatağa oturmuştu. Almış olduğu hançerle elini kesti ve Azuma'nın sağ dizini kendisine doğru çekerek yeniden bacaklarını açmasını sağladı.

Kan kokusu Azuma'nın dikkatini çekmiş olduğu için Ange'e itiraz bile edememişti. Ange, kanın parmaklarına iyice akmasına izin verdikten sonra Azuma'nın iç bacağına küçük bir şekil çizdi. Soğuk kanın tenine temas etmesiyle Azuma ürpermeden edemedi. Ange mührü çizmeyi bitirdikten sonra onun aletine hafifçe dokunmuştu. "Yine sertleştin."

Azuma, daha da çok utanmadan edemedi. Her ne kadar kan kokusu beynini sarmış olsa da olanları daha iyi algılayabiliyordu. Bacaklarını yeniden kapatıp kapatmamak arasında kaldı fakat karar vermesine kalmadan kanlı olan elini Azuma'ya doğru uzatmıştı. Azuma neredeyse bilinçsizde ağzını araladı ve Ange'in parmaklarını dudaklarının arasından kaydırmasına izin verdi. Saniyeler içinde kan tadı ağzına dalmıştı.

Tatlı. diye düşündü. İlk kez onun kanının tadına bakışıydı ve doğru bir şey yapıyormuş gibi hissediyordu. Kendi kanından daha tatlıydı, dilinin üzerinde daha önce almamış olduğu bir tat bırakıyordu. Yavaşça emmeye başladı. Çok olmasa bile iyi hissettiriyordu. Gözlerini kapattı.

Tüm kanı emdikten sonra Ange elini hafice çekti ve parmaklarını Azuma'nın dudaklarının üzerinde gezdirmeye başladı. Azuma hafifçe gözlerini açmıştı, ona baktı. Dağılmış ve kendinden geçmiş gözüküyordu. Ange, Azuma'nın alt dudağına hafifçe bastırırken kendine onu daha çok öpmek istediğini itiraf etti. Hatta daha fazlasını yapmak istiyordu. Kendini ne kadar tutabileceğine emin değildi.

Tam o sırada, odanın ortasında bir figürün belirmesiyle Azuma yerinde zıpladı. Ange'den gözlerini çekmek zorunda kalmıştı. Hemen örtüyü aramaya koyuldu. Birkaç saniye içinde bulmuştu, kafasına kadar panikle çekti. Ani hareket ettiği için bir anda göğsü yanmaya başlamıştı. Küçük bir çığlık attıktan sonra dudağını ısırdı ve çarşafı aralayarak kimin geldiğine baktı. Kalbi çok hızlı çarpıyordu.

Ange, gelen figürün kim olduğunu görmesiyle şaşırmasına bile kalmadan Azuma'dan gelen çığlıkla ikisi de ona dönmüşlerdi. "İyi misin?"

Azuma iki yandan da bu sorunun gelmesini beklemiyordu. Kafasını olumlu bir şekilde salladı. Bununla Ange yeniden odanın ortasındaki kişiye döndü. Bu arada fark etmeden oturduğu yerden onu rahatlamak için Azuma'nın eline uzanmıştı. "Nasıl geldin buraya?"

Taedus, Azuma'dan gözlerini çektikten sonra Ange'in kasıklarına baktı. "Çok iyi bir zamanda gelmedim sanırım."

Azuma biraz tereddüt ettikten sonra Ange'in elini kavradı. Ange avcunu hafifçe sıkarken iç çekmişti. Taedus'un dediğini duymazdan geldi. "Güçlerini geri almayı nasıl başardın?"

HALF & HALF - Yarı Tanrı [BL]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin