Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorummmmm
İyi okumalarrr ✨
Hafif rüzgârlı hava saçlarımın arasından kayıp giderken huzurla yürüyordum. Peki nereye mi? Kütüphaneye.
Benim hayatım buydu işte. Huzurlu bir şekilde yürüyebileceğim tek yer kütüphaneydi. Evim küçük bir yerdi, okul deseniz ayrı cehennem. Kütüphaneler ise öyle mi? Tam bir cevher. Uyumak isteyen uyur. Ders çalışmak isteyen çalışır. Kitap okumak isteyen okurdu. Benim içinse durum biraz farklıydı.
Ben kütüphaneleri bu saydığım şeylerin hiçbiri için kullanmıyordum. Kitap yazmak için kullanıyordum. Henüz üniversite ikiye giden sıradan bir öğrenciydim işte. Bu sıkıcı ve baskıcı hayatın stresinden kendimce kitap yazarak uzaklaşıyordum. Belirli bir takipçi kitlem de vardı aslına bakarsanız. Azdı ama benim için çok değerlilerdi. Hepsi Minho ve Jisung'ın hikayesini seviyordu.
Peki kim bu Minho ve Jisung? Buradaki Jisung tam olarak ben oluyorum. Minho ise...
Minho, üniversitenin popülerlerinden, basketbol takımının kaptanı ve dönem birincisi. Herkesin hayran olduğu-ben de dahil- o yakışıklı çocuk.
Ve evet ben Minho'ya üniversiteye başladığımızdan beri platonik olan öylesine biriyim.
Düşüncelerimin arasında sonunda kütüphaneye varmıştım. İçeriye girmeden önce camdan bakarak gözüme güzel bir yer kestirdim. İçeride mal gibi dikilmek istemiyordum çünkü. Bu benim için alışkanlık gibi bir şeydi.
Sessiz olmaya çalışarak cam kenarı küçük bir masaya geçtim. Bilgisayarımı çıkarıp uygulamaya girmek için bekliyordum. Biraz sabırsız ve heyecanlı olduğumdan olsa gerek bacaklarımla istemeden ritim tutmuştum. Yan masadaki kız bana öldürecekmiş gibi baktığında ne yaptığımı fark edebilmiştim. Kafamı eğerek özür diledim ve bilgisayarıma döndüm.
Yeni yorumları okuyacağım için ve en önemlisi yazacağım için her seferinde fazla heyecanlanırdım. Aslında ilk yazdığım kitap da değildi bu kitap ama yayımladığım ilk kitaptı.
Ve mutsuz sonla bitiyordu. Biliyorum, hiç kimse mutsuz sonları sevmez. Hadi ama hayat yeterince acıyken kim kendini üzmek ister ki?
İşte, olaylar pek böyle olmuyor. Her ne kadar mutlu sonla bitirmek istesem de hikayenin de belli bir mantık çerçevesi içinde olması gerek.
Zombi konulu hikayede mantık çerçevesi mi olur Jisung dediğinizi duyar gibiyim. Bir şekilde oluyor işte, bu konuyu kapatalım.
Hikayenin karakterlerine kendimi ve Minho'yu koymamın sebebi ise...yok. Yani canım öyle istedi. Gerçek hayatta yeterince imkansız olduğumuz için bilinçaltımın hoşuna gidiyordu.
Derin bir nefes alıp parmaklarımı tuşlar üzerinde gezdirmeye başladım. Daha yeni başladığım hikayem şu anlık güzel gidiyordu. Birkaç saatimi kütüphanede geçirdikten sonra karnımın gurultusuyla kendime geldim.
Evet rezil olmuştum ve evet herkes bana bakıyordu.
Hayır yani ne bakıyorsunuz, insanların acıkması doğalarında olan bir şey.
Her ne kadar içimden sövsem de çok utanmıştım. Hızlıca bilgisayarımı toparlayarak çıkışa doğru ilerledim. Hikayemin birkaç bölümünü yazmıştım ve içimde buruk bir mutluluk vardı. Hızlı adımlarla eve yürürken yol üstünden yiyecek bir şeyler almıştım. Çok sağlıklı beslendiğim söylenemezdi.
Zili çalmaktan vazgeçip anahtarımı kapıya geçirdim ve içeriye girdim.
"Felix ben gel- NE YAPIYORSUNUZ?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Write Your Own Story /Minsung
Fanfiction(TAMAMLANDI.) "Hadi ama Jisung, kim kendi yazdığı kitaba ağlar ki?" Felix'in sesiyle gözyaşlarımı tekrar silmiştim. "Ama Lix, Minho'm ölüyor!" - 1Month ile bağlantılı ama bağlantılı değil de. Onu okumazsanız bir şey kaybetmezsiniz. Yani en azından...