•13•

4.1K 669 583
                                    

Oy sınırı: 38
Yorum sınırı: 100

Büyülenmiş gibi yüzüne bakıyordum.

"Jisung, sana soruyorum. İyi misin?"

Tekrar konuşmasıyla kendime gelmiştim. Kafamı onaylarcasına sallayıp kolumu kaldırarak bir şey olup olmadığına baktım. Sürtünmeden dolayı kızarmış, yer yer çok azıcık da kanıyordu fakat önemli bir şey gibi durmuyordu.

Minho eliyle kolumu tutup yüzünü yaklaştırdı ve suratını buruşturdu.

"Yanıyordur şimdi, çok başıma geldiği için yanımda merhem var. Gel sürelim."

Tek kelime edemiyordum. Onun yerine kolumdaki tutuşunu bileğime indirmiş, kendisiyle birlikte bedenimi sürükleyen çocuğu takip ettim. Kalbim yine gereksiz hızlanmıştı, az önce yazdıklarımdan dolayı kızardığıma da emindim.

Soyunma odasına ilerlerken aramızdaki sessizliğin rahatsız edici olmaya başladığını hissediyordum. Konuşmaya karar verdim.

"Ne yapıyorsun burada, bu saatte?"

Keşke vermeseydim. Aptal Jisung, sence spor salonunda, basketçi olan birisi ne yapabilir? Ben söyleyim, halay falan çekiyordur.

"Antrenman vardı, bitse de ben biraz daha kalmak istedim." Soyunma odasının kırmızı kapısını açarken konuşmuştu. Önümde olduğundan görmeyeceğini bile bile başımı salladım onaylarcasına.

"Zaten yeterince iyi oynuyorsun aslında." Daha çok kendi kendime mırıldandığımda beni çekerek banklardan birine oturtmuştu, kendisi de yanıma oturup gülümsedi. "Bakıyorum da çok dikkatli izlemişsin."

Söylediği şeyle ağzım ve gözlerim aynı oranda büyümüştü. Nasıl her şeyi duyabiliyordu? "H-hayır yani evet yani hayır izledim ama tek seni izlemedim tabii ki. Hem kaptansın yani bi zahmet iyi oyna."

Avucumun içini alnıma vurmamak için çok zor duruyordum. Yalnız kaldığımda yapacağıma dair beynime not ettim. Minho'nun ise gülümsemesi iyice büyümüştü. Hiçbir şey söylemeden çantasından çıkardığı merhemi eline sıktı. Diğer eliyle kolumu tutup kaldırırken soğuk merhemi kızaran yere sürüyordu.

İtiraf ediyorum gerçekten acımıştı. Karşımda Minho olduğu için heyecanım, acımı bir süre bastırmış olmalı ki ancak şu an farkına varıyordum.

O dikkatle koluma büyük bantlardan yapıştırırken bense yüzünü daha yakından incelemeye fırsat bulmuştum. Kaşlarını çatmış, bakışlarını odaklamıştı. Ağzı hafif aralanmıştı. İstemsizce gülümsediğimi hissediyordum. Doğrulduğunda hızla gülümsememi sildim. Kaşına yapıştırdığım yara bandı hala yerindeydi.

Aklıma dün söyledikleri geldiğinde yüzüne baktım. Dudağımı büzüp konuştum. "Öpmeyecek misin?"

Pekala ciddi değildim. Onun yaptığı şeyi taklit ederek eğlenmek ve dalga geçmek için öylesine söylemiştim.

Minho önce büzmüş olduğum dudaklarıma bakıp küçük bir kahkaha atmıştı sonra ise hiç beklemediğim bir şey yaptı. Eğilip kolumu tutarak yapıştırdığı bandın üstünü öptü yavaşça.

Siktir, siktir, siktir ve siktir.

Kalbim teklemişti.

Yemin ederim.

Rüya görüyor olma olasılığım yüzde kaçtı? Belki de ders çalışırken uyuyakalmışımdır ha?

Şaşkınca suratına bakarken çalan telefonum sayesinde bu garip andan kurtulmuştum. Kalbim ağzımda atarken arayan her kimse eğer varsa umarım cennete falan giderdi.

Write Your Own Story /MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin