•26•

4.7K 603 607
                                    

İyi okumalar bebeklerim <3

~
Hafta sonu sanki bir ömür gibi gelmişti.

Hayatımda ilk defa okula gitmek için sabırsızlanmıştım. Minho ile telefondan konuşsak da sürekli yanımda olsun istiyordum.

Sonunda fakülteye giden otobüste Felix'le birlikteydik. "Ağzın kulaklarına varıyor. Gülümsemekten kırışacaksın." Elleriyle dudaklarımın kenarlarını aşağı indirmek istercesine çekiştirmişti.

Kafamı çekip eline vurdum hızlıca. "Ya deli misin? En büyük hayalim gerçek olmuş bırak da güleyim ya!"

Felix, en sonunda benimle birlikte güldüğünde otobüs de durmuştu. Heyecanla milleti iterek -özür diliyorum, ayakkabısına bastığım teyze.- en önde kendimi dışarı atmıştım.

Felix de yanıma gelip benimle birlikte kampüste yürümeye başlamıştı. Çok geçmeden amfiye vardık. Şimdiki dersimiz Minholarla ortak dersimizdi ve ben heyecandan ölecektim galiba.

Felix direkt olarak yukarıda Yeji ile oturan Changbin'i gözüne kestirip hızlıca merdivenlere yönelmişti ben de arkasından ilerledim. Diğerleri ise görünürde yoktular.

Felix'in yanına yerleştiğimde çantamdan bir defter çıkarıp önüme koymuştum. Çenemi elime yaslayıp kulaklıklarımı takarak olmayan çizim yeteneğimle bir şeyler karalamaya başladım vakit geçirmek istercesine.

Çok geçmeden diğer tarafıma birisinin oturduğunu, sol kulağımdan çekilen kulaklık ile anlamıştım. Minho, bana göz kırptıktan sonra kulaklığı kendi kulağına takmıştı.

Gülümseyerek elimdeki kalemi bırakıp onu izlemeye başladım. Gerçekten fazla kusursuzdu, özenle yapılmış bir heykele benziyordu ve benimdi.

Ben onu incelemeye dalmışken birden enseme inen şaplakla bir çığlık atıp arkama döndüm. "Chan hyung ne yapıyorsun ya!" Elimi enseme atıp ovarken kaşlarımı çatmıştım.

"Senin de rengin belli oldu Jisung, kahperengi."

Chan hyungun yanında oturan Hyunjin kahkahalarla gülerken ayağa kalkıp arkadaki sıranın üstüne tırmanarak sarı saçlarına yapıştım.

"Çok mu komik? Gül bakayım şimdi de!"

"Ay! İmdat be! Çek ellerini sırma saçlarımdan vahşi sincap!"

Minho gülmesini tutmaya çalışarak belime kollarını sarıp bedenimi geriye doğru çekti ve beni yere indirdi. Anında yumuşamıştım ama hala işaret parmağımı Hyunjin'e sallıyordum. "Minho'ma dua et yoksa almıştım seni ayağımın altına sarı pipi!"

Hyunjin söylediğim şeyle gözlerini kocaman açmıştı. "Minho'n mu?"

Chan hyung bu sefer de Hyunjin'in ensesine vurmuştu. "Takıldığın şey bu mu gerçekten gerizekalı?"

Sonra da bana dönüp kırgın bakışlarını göndermişti. "Bana söylemediğine inanamıyorum. Bana bana Chan hyunguna!"

Minho beni serbest bırakırken, hızla tekrar sıraya tırmanıp bu sefer Chan hyungun kucağına atmıştım kendimi anında ağlamaya başladım. "Hyung, yemin ederim bugün söyleyecektim. N-ne olur küsme bana!"

Chan hyung benim her şeyimdi. O olmasa yapamazdım bu yüzden benimle konuşmama düşüncesi bile boğazıma kocaman bir yumrunun oturmasını sağlamıştı.

Chan hyung tek eliyle saçlarımı okşayarak bir öpücük kondurdu. "Saçmalama sadece şaka yapıyorum, sana küsmedim tabii ki."

Hızla kafamı kaldırıp gözlerine baktım burnumu çekerek. "Yemin et."

Write Your Own Story /MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin