•27•

4.7K 637 371
                                    

Bölümü 400 kişi görüyor anca 90 kişi oy veriyor vallahi yazmam bak zaten yorum yapmıyonuz oy verin bari amk

3 hafta sonra

"Lix! Hadi artık, ağaç oldum amk."

Aşağıda, dış kapının önünde küçük valizimin üstüne oturmuş, Felix'i bekliyordum. Gezi için okuldan otobüsler kalkacaktı. Bu yüzden gidecek olan herkes tam yarım saat sonra fakültede olmalıydı.

Sonunda iki eliyle birden tuttuğu koca valizi merdivenlerden aşağı indirmeye çalışan Felix gözükmüştü.

"Senin yüzünden geç kalacağız, hadi!"

"Kaç aylıksın lan? Ne yapayım valizin fermuarı kapanmadı bir türlü." Zar zor inip derin bir nefes aldığında gözlerimi devirdim. Alt tarafı dört gün kalacaktık ama koca bir valiz almıştı. Laf dinlemeyeceğini bildiğimden boşverdim ve hareketlendim. Evin anahtarını aldıktan sonra birlikte evden çıkmıştık.

Elimizdeki valizlerle otobüse binme fikri çok cazip gelmediği için Felix'i beklerken Minho'yu aramıştım. Arabasını gördüğümde arkadaşımı geride bırakıp ne kadar hızlı gidebildiysem o kadar hızlı arabaya ulaştım. Ön camı tıklatıp kocaman gülümsediğimde Minho çenesini yasladığı elinden indirmiş ve arabadan inmişti.

"Selam." Arabanın kapısını kapatıp bana doğru yaklaşırken söyledim.

"Selam." Güzel gülümsemesini yüzüne yerleştirmişti. Yanıma gelip yanağıma ufak bir öpücük kondurdu. Kalp atışlarım hızlanmaya başladığında Felix de yanımıza gelmişti, bu sevgililik işine alışabileceğimi hiç düşünmüyordum.

Minho, valizlerimizi yerleştirmemize yardım etmişti. Sonrasında ise hep birlikte fakültenin yolunu tutmuştuk.

Okul, evimize yakın olduğu için yaklaşık beş on dakika sonra fakültedeydik. Minho, arabayı arka bahçede bir yere park ettikten sonra valizlerimizi almak için inip bagaja ilerledik.

Yürümeye başladığımızda Felix koluma girip kocaman gülmüştü. "Ayyy, çok heyecanlıyım ben!"

Başımı hızla onaylarcasına salladım. Gideceğimiz yer çok güzel bir yerdi. - tabii ki araştırmıştık.- Bu yüzden ben de aşırı heyecanlıydım. Hayatımdaki en güzel günlerin bu önümüzdeki dört gün olacağına emindim.

Sonunda otobüse bindiğimizde Felix, Changbin'i görmesiyle yanağıma bir öpücük kondurarak beni terk etmişti. Yüzümü buruşturup yanağımı sildikten sonra arkalara ilerleyip cam kenarına oturdum. Minho da yanımdaki yerini aldığında heyecanla dizlerimi sallamaya başlamıştım. Yolculuk yaklaşık sekiz saat sürecekti. Başka bir şehire gidiyorduk çünkü.

Ben düşüncelere dalmışken, Minho elini salladığım bacağıma koydu. Bunu yapmasıyla bacağımı durdurmuştum, ona doğru dönüp güzel yüzüne baktım.

"Neden gülüyorsun?" Konuştuğunda şaşırmıştım çünkü güldüğümün farkında bile değildim. Eh, Lee Minho etkisi.

Gülüşümü büyüttüm. "Mutluyum çünkü. Kendimi liseli gibi hissetmeye başladım."

Böyle dememle o da gülümserken bakışlarım yana kıvrılan dudaklarına kaymıştı. Ani bir hareketle dudaklarına kelebek öpücüğü bırakıp çekilmiştim.

"Vay, bu çok iyi hissettiriyormuş." Kendi kendime mırıldandığımda Minho kaşlarını kaldırarak "Ne?" diye sormuştu.

Omuz silktim. "Sadece seni hep gülüşünden öpmek istemiştim."

"Hmm, o zaman daha çok gülmeliyim. Ya ilerde senin yüzünden çabuk kırışırsam?"

Sol elimi kaldırıp yanağına yasladım ve parmaklarımın tersiyle yüzünü okşadım. "Sen solucan bile olsan yine seni severim."

Write Your Own Story /MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin