•34• FINAL

4.3K 515 607
                                    

Önceki bölümü okuduğunuza emin olun lütfen.

🍪

"Minho!"

Sevgilimin dikkatini oynadığı oyundan nasıl çekebilirdim bilmiyordum. Saatlerdir Hyunjin'le PlayStation oynuyorlardı. Bense Jeongin ve Felix'le birlikte oturmuş, dedikodu yapıyordum.

Jeongin'in Hyunjin'le çıkmasına biraz gerilsem de Hyunjin'in bariz değiştiğini fark edebiliyordum, bu yüzden pek bir şey dememiştim.

"Efendim sevgilim?"

"Değilim senin sevgilin falan ya. Yeter bırak şu oyunu artık!" Kollarımı göğsümde birleştirdiğimde Jeongin gözlerini devirmişti. "Boşver hyung, bak ben Hyunjin'e bir şey diyor muyum?"

"Aynen Jisung, biraz benim aşkım gibi anlayışlı ol."

"Hyunjin diye birini tanımadığım için diyemem tabii." Jeongin eline geçen yastıklardan birini Hyunjin'in kafasına fırlattığında Hyunjin yastığı görmemiş olmasına rağmen hissederek yana kaçmıştı. Felix ise gülüşerek Changbin'le mesajlaşıyordu.

Jeongin'e dönüp bıkkınca ofladım. "Gel bebekim biz de kurabiye yapalım, canım çok çekti bunlar isterse de vermeyiz."

"Olur hyungım." Jeongin'le birlikte ayaklanıp mutfağa gitmiştik, ben buzdolabındaki malzemeleri tezgahın üstüne çıkarırken Jeongin de kap ve tepsiyi çıkarmıştı. Elime aldığım yumurtayı kaba kırarken kapının çaldığını duymuştum, Felix'in koşuşuna bakılırsa Changbin gelmiş olmalıydı. "Ooo oçlar eğlence mi var?"

Çok geçmeden duyduğum sesiyle tahminlerimde haklı olduğumu anlamıştım, ikisi salona geçerken biz de pudra şekeriyle yumurtayı çırpıyorduk.

"Jeongin, şurada tereyağını yumuşatsana."

"Tamamdır hyung." Birkaç dakikanın ardından elimizde çok güzel bir hamur olmuştu. Bir ben bir de Jeongin yoğurduğumuz için hem yorulmamıştık hem de hamur yumuşacık olmuştu. Biz çiğ hamurun tadına bakarken Felix mutfağa girdi. "Ne yaptınız, oldu mu?"

"Felix şu üst raftan çikolatayı versene. İkimizin de eli batık." Kaşlarımla yukarıyı işaret edip söylediğimde Felix onayladı. Dizini tezgaha yaslayıp kendini yukarı çekmişti çünkü boyu yetişmiyordu.

O sırada Changbin, içeri girmişti. Felix'i tezgahın üstünde görünce gülmüş ve kollarını sevgilisinin beline sararak onu yere indirmişti. "Lix, civcivler uçamaz bebeğim."

Jeongin'le birlikte onlara özenle bakmıştık. Felix çikolatayı bana uzatmış, sonra da Changbin'e sarılıp yanağını öpmüştü.

"Yah! Lee Minho! Sen görürsün bir hafta bana dokunmanı yasaklıyorum!" İçeri doğru bağırdığımda hepimiz gülmüştük. Pekala tabii ki şaka yapıyordum ama dayanabildiğim kadar yüz vermemeye kararlıydım. Bize geleli tam altı saat olmuştu ve altı saat boyunca Hyunjin'le oyun oynamıştı, oynamaya da devam ediyordu.

Açtığım çikolata paketini hamurun içine boşaltmıştım. Önceden hazırladığımız tepsiye Jeongin'le birlikte, hamura yuvarlak bir şekil verip dizdik. Sonrasında fırına atmış, ellerimizi yıkayıp tekrar salona geçmiştik. Hyunjin, yerini Changbin'e devretmiş, salona girdiğimiz an Jeongin'in üstüne atlamıştı. "Hadi ama! Benimle dalga geçiyor olmalısın."

Kendi kendime mırıldandığımda hemen gülüp Hyunjin'i affeden Jeongin'e kınayan bakışlarımı göndermiştim. Çok çabuk kanmıştı. Minho ise hala deli gibi oyun oynuyordu. Omuzlarımı silkip onu yok saymaya başladım. Ben de Chan hyungımı arardım.

Telefonumu çıkarıp Seungmin ve Chan hyunga mesaj atarak onları da çağırmıştım. Çok geçmeden kapının çalmasıyla ayaklandım, o sırada fırın da ötmeye başlamıştı. Kapıyı açmaya giderken Jeongin'e döndüm. O ise mesajı almış gibi kalkıp mutfağa ilerledi. Hyunjin de peşinden gitmişti.

Write Your Own Story /MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin