•18•

4K 651 841
                                    

Oy sınırı: 60
Yorum sınırı: 280

İyi okumalarrrrr

Bir süre merdivenlerde oyalandıktan sonra gözyaşlarımı silip ayağa kalktım, ders saati yaklaşmıştı bu yüzden hızlıca tuvalete giderek akan makyajımı düzeltmek adına bir peçete aldım.

Gözlerimin altını silerken aynı zamanda kendime hiçbir şeyi umursamamam gerektiğini hatırlatıp durmuştum.

O sırada arkamdaki kabinlerden birinin kapısı açıldı ve içinden tanımadığım birisi çıktı. Beni boydan boya süzerken açıkçası bakışlarından rahatsız olmuştum.

Elimdeki peçeteyi çöpe atarken o da ellerini yıkamış, kuruladığı peçeteleri çöpe atmak için yanıma gelmişti. Görmezden gelip dışarı çıkacakken bileğimden tutup beni geri içeri çekti. Kaşlarımı çatarak pürüzlü sesimle sordum. "Ne yaptığını sanıyorsun, kimsin sen?"

"Şşt, fazla ses çıkarmazsan canını acıtmam."

Bileğimdeki tutuşu sertleşirken alayla kaşlarımı kaldırdım. "Siktir git piç herif."

Karşı gelmeme sinirlenmiş olacak ki bir elini kaldırıp çenemden tutup sıkarak ona bakmamı sağlamıştı. "Gitmen gereken tuvalet yan tarafta değil miydi seni pis ibne, buraya sikilmek için gelmedin mi ha?"

Pekala bu son damlaydı. Ufak bir kahkaha atmamla sırtımı sertçe duvara çarpmıştı. Kahkaham acı bir inlemeye dönüştü böylelikle.

Adam tam bana yaklaşmaya başlamıştı ki ani bir hamleyle tutuşundan kurtulup bacak arasına sert bir tekme atmıştım. Böylelikle geri savrulup yere düşmüştü. Adama doğru tükürdükten sonra konuştum. "Ayağını denk al, sözlerine dikkat et pislik herif."

İğrenen bakışlarımı yerde kıvranan adamdan çekip hemen arkasında dikilen bedene çıkardım.

Minho, şaşkınca ve tek eli havada bir şekilde öylece dikiliyordu. Sanırım adamı üstümden çekmeye çalışacaktı ama geç kalmıştı. Bakışlarımız kesiştiğinde bir saniye bile yüzünde oyalanmadan sertçe açtığım kapıdan dışarı çıktım.

Çıkar çıkmaz dizlerimin bağı çözülmüştü tabii. O adamın bana bir şey yapacağı korkusu ve Minho'yu görmemle hızlanan kalbim artı boğazıma oturan yumru sanki elim ayağım boşalmış gibi hissettirmişti.

Uzun koridorda biraz yürüdükten sonra bacaklarımın titrediğini fark ederek yere çökecektim ki belime dolanan kollar bunu engellemişti.

Hemen kafamı kaldırıp kalemle çizilmiş gibi duran yüzüne baktım. Burnuma dolan vanilyanın zarif notalarıyla anın büyüsüne kapılmıştım bile. Fakat beynimde çalan uyarı çanları çok geçmeden kendime gelmemi sağlamıştı. Önce bakışlarımı çektim güzel yüzünden, sonra kurumuş dudaklarımı ıslatıp konuştum zayıf sesimle. "Bırak." Lütfen bırakma.

"Bırakırsam düşecek gibisin." Yumuşak sesini duymam, gözlerimin dolması için yeterli bir sebepti.

Sen hiç tutmamış olmana rağmen ben zaten sertçe düştüm. Aciz kalbim her an tutuşuna muhtaç, diyemedim.

Onun yerine gözyaşlarımı serbest bıraktım sadece. Belimdeki kolunu sıkılaştırıp diğer eliyle çenemi tuttu, yüzüne bakmam için kaldırdı kibarca. "Hey, neden ağlıyorsun?"

Senin yüzünden ağlıyorum, canımı öyle bir yakıyorsun ki bu acının altında eziliyorum sadece. Dayanamıyorum Minho, seni çok seviyorum; her şeyden çok.

Gözlerinin tam içine baktım bunları içimden söylerken, kahverenginin en güzel tonu olan harelerinde birazcık üzüntü vardı. Ağlıyorum diye üzülmüş müydü yoksa?

Write Your Own Story /MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin