Oy ve yorumlarınızı bekliyorum öptümmm
Art arda iki saat dersin sonunda yattığım sıradan başımı kaldırıp esnedim. Felix çoktan eşyalarını toplamış, artık kalkmam için kolumu çekiştiriyordu.
"Sen git Lix, ben kütüphanede kalacağım biraz."
Felix duraksasa da yüzünde oluşan parıltıyı görmüştüm. Tehditkar bakışlarımı yüzüne çıkardım. "Sakın. Daha koltukları yeni temizlettik."
"Tamam be. Kendi yatağım var sonuçta. Sen niye kalacaksın? Yine mi şu kitap?"
Başımı iki yana sallayıp ayağa kalktım onunla birlikte. "Bir arkadaşımla ders çalışacağız."
Felix tek kaşını kaldırıp yüzüme baktı. "Senin benim tanımadığım arkadaşın mı var?"
"Ben de bugün tanıştım zaten. Yakında tanışırsınız."
Felix birkaç saniye tereddüt içinde yüzüme baksa da bakışları arkama doğru kaydığında beni anında unutmuş, kocaman gülümsemeye başlamıştı. Omzuna bir tane vurarak gözlerimi devirdim. "Aman koş git sevgiline hemen."
Yanağımdan makas alıp arkama doğru yürümeye başladı. "Kıskanma Hanji."
Kiskinmi Hinji. Benim Minho'm o Changbin'e bin basar bir kere. Neyini kıskanacağım ki sanki?
Düşüncelerimin arasında kaybolurken çoktan kütüphaneye varmıştım. Seungmin'in sessiz bir tip olmasından arka taraflarda oturma ihtimali çok fazlaydı. Sınıfta hiç konuşmadığı için onu tanımıyordum çünkü. Bu yüzden adımlarımı hızlandırdım.
Bingo. Cam kenarındaki bir masada oturan açık kahverengi saçlı çocuğu gördüğümde ona doğru ilerlemiştim. Yanındaki sandalyeyi çekip otururken fısıldadım. "Selam."
Aynı şekilde bana cevap vermişti. Çantamdan genel fizik için gerekli kitapları ve bilgisayarımı çıkardım. Kendisi de zaten önünde açık olan kitabı bana doğru ittirmişti.
Birkaç saat boyunca anlamadığı yerleri kendimce açıklamaya çalışmış, elimden geldiğince sorularını anlatmıştım. Sonunda sandalyesinde geriye yaslanıp derin bir nefes vererek önündeki kitabı kapattı. Fazla sesli kapatmış olacak ki birkaç kişinin bakışları bizi bulmuştu.
Seungmin utanarak kafasını cama doğru çevirdiğinde kitaplarımı çantama koyarken gülümsedim. Çok geçmeden birlikte kampüsten çıkmış, yeni yeni yanmaya başlayan sokak lambalarının altında yürümeye başlamıştık.
"Gerçekten çok teşekkür ederim Jisung. Borcumu ödemek istiyorum."
Kafamı iki yana salladım hızlıca. "Saçmalama borç olsun diye yapmadım. Hem artık arkadaş değil miyiz? Böyle şeyler önemsiz."
Minnettar bakışları yüzümü bulduğunda kocaman gülümsemişti, bu ister istemez beni de gülümsetti.
"Arkadaş mıyız gerçekten? O zaman sana bir kahve ısmarlamama izin ver."
Konuşmasıyla gözlerimi devirerek gülümsedim. Anlaşılan pes etmeyen bir tipti. Başımı onaylarcasına sallayıp onunla vedalaşarak gelen otobüse doğru ilerlemeye başladım. Telefon numaralarımızı birbirimize vermiştik. Böylelikle iletişimde bir sıkıntı yaşamayacaktık.
—
Şu hayatta en sevdiğim günlerden birindeydik. Ne mi? Tabii ki maç günleri.
Okula güle oynaya gittiğim nadir günlerden biridir maç günleri. Saatlerce Minho'yu izleyebildiğim günler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Write Your Own Story /Minsung
Fanfiction(TAMAMLANDI.) "Hadi ama Jisung, kim kendi yazdığı kitaba ağlar ki?" Felix'in sesiyle gözyaşlarımı tekrar silmiştim. "Ama Lix, Minho'm ölüyor!" - 1Month ile bağlantılı ama bağlantılı değil de. Onu okumazsanız bir şey kaybetmezsiniz. Yani en azından...