Başıma saplanan derin bir ağrıyla gözlerimi açmaya çalışmıştım. Dün gerçekten fazla kaçırmış olmalıydım ki hem hiçbir şey hatırlamıyordum hem de başım çatlıyordu.
Zorlanarak da olsa gözlerimi açmayı başardığımda elbette beklediğim şey yanımda uyuyan bir adet Minho değildi.
Hızla çığlık atmamak için elimi ağzıma kapatmıştım. Birincisi Minho neden yanımdaydı? İkincisi dünkü rezillik seviyem ölçüldüğünde on üzerinden kaç alırdım?
Elimi ağzımdan çekip nefeslerimi düzene sokabildiğimde yan dönerek güzel yüzünü inceledim. Dudakları hafif aralanmıştı ve Tanrım... fazla öpülesi duruyordu.
"Günaydın sincap."
Birden konuşmasıyla resmen yerimden sıçramıştım. Pekala, ben buna cevap veremezdim. Bu yüzden en iyi yaptığım şeyi yapacaktım.
Hızla doğrularak yatağın dışına bir adım atmıştım ki Minho'nun bileğimden tutup beni geri çekmesiyle maalesef başarısız olmuştum.
"Hadi ama, dün yanımda kal diye yalvardın şimdi nereye gidiyorsun?"
Ne dedi?
Ne dedi o?
Yapmamıştım, yapmış olamazdım.
Ellerimi yüzüme kapattım. Kıpkırmızı olduğuma emindim. Minho gülerek tek elini belime sarmış diğeriyle de yüzümden ellerimi çekmek için tutmuştu.
Tamam bugün cenazem var ve hepiniz davetlisiniz.
Ellerimi çekmemek için direnirken kalbimin ağzımda atmasıyla neredeyse ağlayacak kıvama gelmiştim.
"Özür dilerim saçma bir şey yapmışım." Boğuk çıkan sesimle konuştuğumda sonunda pes etmiş olacak ki diğer elini de belimdeki elinin yanına koymuştu.
Pes etmişti mi demiştim, ah hayır sadece taktik değiştirmişti anlaşılan.
Parmaklarımın üstünde hissettiğim dudaklarıyla resmen donmuştum. İşaret ve orta parmağımı aralayıp gülümseyen yüzüne baktım. O sırada göz teması kurarken konuşmuştu.
"Bu yüzden yaptıklarının sorumluluğunu almalısın. Öylece kaçıp gidemezsin."
Aslında gidecektim ama bırakmadın ki aq
Parmaklarımı tekrar kapattım. "Başka ne yaptım diye sormaya çok korkuyorum."
"Ellerini çekersen biraz ipucu verebilirim."
Kafamı biraz kaldırıp yüzünü inceledim, gayet ciddi duruyordu bu yüzden yavaşça ellerimi indirdim.
"Ver ha-"
Birden dudaklarıma kapanan dudaklarıyla gözlerimi sonuna kadar açmıştım. Belimdeki kollarını sıkılaştırıp vücutlarımızı iyice birleştirirken alt dudağımı emmeye başlamıştı.
Ne kadar şok olsam da anı bozamazdım. Gözlerimi kapatıp karşılık verdim elimden geldiğince. Birkaç dakika sonra ayrıldığımızda hala gözlerimi açmamıştım, hoş açabileceğimi de sanmıyordum orası ayrı.
"Umarım yeterli bir ipucu olmuştur."
Dedikleriyle avucumun içini alnıma vurdum, dün gecenin kesitleri aklıma dolarken yaptığım aşk itiraflarından tutun, kitaptan bahsettiğimi bile hatırlamıştım. "Siktir ya."
Ağzımdan kaçan küfürle Minho kahkaha atmıştı. Madem her şey açığa çıkmıştı. Bundan sonra iki yıldır içimde sakladığım aşkımı tutamazdım. Minho'yu o kadar çok seviyordum ki bir kavanoza koyup sonsuza kadar saklamak istiyordum. Bunu yapamayacağım için şimdilik başka bir yöntem bulmalıydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Write Your Own Story /Minsung
Fanfiction(TAMAMLANDI.) "Hadi ama Jisung, kim kendi yazdığı kitaba ağlar ki?" Felix'in sesiyle gözyaşlarımı tekrar silmiştim. "Ama Lix, Minho'm ölüyor!" - 1Month ile bağlantılı ama bağlantılı değil de. Onu okumazsanız bir şey kaybetmezsiniz. Yani en azından...