Felix'in ısrarları sonucu her zaman gittiğimiz sıradan bir kafeye gelmiştik. Cam kenarı bir masa bulup oturduk.
Yol boyunca Felix sürekli Seungmin'le konuşmuş, oturmamıza gerek kalmadan samimi olmuştu bile. İşte tam da bu yüzden ikisi karşımda yan yana oturuyorlardı.
"Öyle yani. Sonra da sevgili olduk." Felix Changbin'le çıkma aşamalarını tek tek yanındaki çocuğa anlatmıştı. Gözlerim Seungmin'i bulduğunda ilgiyle dinlediğini görmüştüm. Bu beni mutlu etmişti.
"Selam çocuklar!"
Kafamı sol tarafa çevirdiğimde Baekhyun hyungun elindeki küçük defterle yanımıza geldiğini görmüştüm. O burada çalışan biri ve buranın sahibiydi. Aynı zamanda biz sürekli burada olduğumuz için birbirimizi abi kardeş gibi iyi tanırdık.
"Selam hyung! Nasılsın?" Felix heyecanla atıldığında Seungmin meraklı bakışlarla bizi inceliyordu. Baekhyun hyung Felix'e göz kırptı. "İyiyim tatlım, bakıyorum da yanınıza yeni biri katılmış."
Seungmin kocaman gülümseyerek adını söylemişti. Baekhyun hyung siparişlerimizi alıp gittiğinde Felix Seungmin'e doğru konuştu. "Abimiz gibidir. Bu kafeyi de eşi Chanyeol hyung ile birlikte açtılar. Her gün buraya geliriz tatlıları efsanedir!"
Seungmin de ona aynı heyecanla karşılık verdi. "Daha da merak ettim şimdi."Bir süre sonra tatlılarımız gelmişti. Önümdeki nefis brownieye bakarak çatalımı batırdım. Brownie yemeyi çok severdim. Bir parça ağzıma atarak önümdeki ikilinin sohbetine dahil olmuştum.
Saatlerce konuşup birbirimizi daha iyi tanımıştık.
"Jisung yarın çok dersin yoksa benimle yine fizik çalışır mısın?"
"Tabii ki."
Seungmin yüzünde oluşan gülümsemeyle Felix'e dönmüştü. "Sen de gel."
Felix bir süre düşündü. Sonra aklına bir şey gelmiş olacak ki dudaklarını birbirine bastırıp kafasını iki yana salladı.
"Üzgünüm, Changbin'le dateimiz var."
Yüzüne yayılan sırıtıştan dolayı Seungmin ve ben de gülmüştük.
Hava yavaştan kararmaya başladığı için bir süre sonra vedalaşıp oradan ayrıldık.
Felix ile birlikte evimize doğru ilerlerken koluna girmiştim. "Nasıl, sevdin değil mi Seungmin'i?"
Gülümseyerek bana doğru döndü. "Çok iyi birisine benziyor gerçekten, bilirsin ben insan sarrafıyım. Birini gözünden tanırım."
Kafamı onaylarcasına salladım. Biliyordum. Felix'in özel gücü olduğuna bile inanmaya başlamıştım artık, o kadar iyi çözümleyebiliyordu ki insanları bazen korkutucu olabiliyordu.
Yürüye yürüye evimize geldiğimizde anahtarımı çıkarmak için cebime davranmıştım. Fakat Felix benden önce davranıp zile bastığında kaşlarımı çatarak ona döndüm. Yüzüne kondurduğu en tatlı gülümsemesiyle bana bakıyordu. Evde kimse yoktu ki?
Ya da ben öyle düşünmüştüm. Kapının açılmasıyla şaşkınlıkla gözlerimi açan kişiye doğrulttum. Tabii ki Changbin'di.
Gözlerimi devirerek Felix'in kolundan çıktım. "Gören de senin evin sanacak, sürekli bizdesin be."
Omzuna çarparak içeriye geçtiğimde o çoktan Felix'in dudaklarına yapışmıştı bile. Öyle ki beni duyduğunu bile sanmıyordum. Oturma odasının kapısına geldiğimde gördüğüm bedenle olduğum yere adeta çivilenmiş gibi donup kalmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Write Your Own Story /Minsung
Fanfiction(TAMAMLANDI.) "Hadi ama Jisung, kim kendi yazdığı kitaba ağlar ki?" Felix'in sesiyle gözyaşlarımı tekrar silmiştim. "Ama Lix, Minho'm ölüyor!" - 1Month ile bağlantılı ama bağlantılı değil de. Onu okumazsanız bir şey kaybetmezsiniz. Yani en azından...