Oy sınırı: 30
Yorum sınırı: 98Minho arkamdan odaya girip kapıyı kapatmıştı. Söylediğim yere otururken bense direkt beyaz dolaplara yönelmiştim. Bakışlarını üstümde hissediyordum ve bu ellerimin titremesine sebep oluyordu.
Hızlıca ihtiyacım olan birkaç şeyi aldım ve sedyede oturan Minho'nun yanına adımladım. Ayakta durduğum için ona birazcık üstten bakıyordum.
Tamam, sakin olmalıyım ve bu işi çabucak bitirmeliyim. Yapabilirim, yapabilirim.
Elime aldığım pamuğa tentürdiyot döktüm ve Minho'nun kanayan kaşına doğru yönlendirdim. Elimin tenine değmemesi için büyük çaba gösteriyordum fakat kafasını eğdiği için tam göremiyordum.
"K-kafanı kaldırır mısın?"
Hay sikeyim. Ben tam bir aptalım, bir kelimeyi tek seferde söyleyemeyen bir aptal.
Alt dudağımı dişlerim arasına alarak ısırdım. Gözleri hariç her yere bakıyordum. O ise daha iyi görebilmem için kafasını kaldırmıştı.
"Acıyacak." Neredeyse fısıldayarak söylemiştim. Sanki ona değil de kendime söylüyormuşum gibiydi. Zavallı kalbimi onun canının acımasına hazırlıyormuşum gibi.
"Sıkıntı yok, daha önce hiç yaralanmadım değil ya?" Konuştuğunda yutkundum ve elimi yaraya bastırdım. Çenesini kastığını görebiliyordum. Sanki tek hareketimde kırılacakmış gibi hissediyordum bu yüzden olabildiğince nazikçe yarasını temizledim.
Bittiğinde derin bir nefes aldım. Elime aldığım yara bandı paketini açarken o tekrar kafasını eğmişti. Ellerim titrediği için oldukça zor açsam da sonunda başarmıştım.
"Yüzünü göremiyorum."
Cevap vermedi. Bir şeye dalmış gibiydi. "Minho?" Konuşabildiğime şükrettim. Yine herhangi bir eylem gelmeyince nefesimi tuttum. Bunu yapacağıma inanamıyordum, şu an olan hiçbir şeye inanamıyordum. Rüya olmalıydı.
Sol elimi hafifçe kaldırıp yanağı ve çenesi arasında bir yere koyarak başını kaldırdım görebileceğim şekilde. Elim yüzüne değdiği an sanki parmak uçlarımdan bedenimin her yerine bir akım geçmişti. Elektrik çarpmış gibi hissediyordum.
Kalp atışlarımın hızlanmasıyla telaşa kapıldım ve elimi anında geri çektim, yara bandını dikkatlice kaşına yapıştırdım ve hızla geri çekildim. İşimin bitmesiyle kapıya doğru dönmüştüm.
Fakat bileğimde hissettiğim el buna engel olmuştu. Donup kalmıştım. Minho bileğimi tutuyordu. Minho. Lee Minho. Aşkından öldüğüm çocuk.
Arkamı dönecek cesareti bulamadığımda derin bir nefes alarak kendimi sakinleştirmeye çalıştım. Minho ise tuttuğu bileğimden beni tekrar önüne doğru çekmişti.
Gözleri gözlerimle buluştuğunda dalıp gitmiştim sanki ama huzurlu sesinin odaya dağılması gecikmemişti.
"Öpmeyecek misin?"
Ne diyecesey, ne diyeceğine, deyip demeyeceğine, hiçbir şey, ne?
Hayır yanlış duymuş olmalıydım? Yanlış duydum. Kesinlikle yanlış duydum. Acaba şizofren olmaya mı başlamıştım?
"Ha?"
Birden gülmeye başlayan Minho'yla nefesimi tuttum, şu an neler olduğunu anlayamıyordum.
"Tanrım Jisung... Sadece şaka yaptım. Suratının halini görmeliydin!"
Rahatça bir nefes verdim. "Hiç komik değildi hyung."
"Küçücük bir yarayı annem gibi abarttın. O yüzden öyle dedim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Write Your Own Story /Minsung
Fanfiction(TAMAMLANDI.) "Hadi ama Jisung, kim kendi yazdığı kitaba ağlar ki?" Felix'in sesiyle gözyaşlarımı tekrar silmiştim. "Ama Lix, Minho'm ölüyor!" - 1Month ile bağlantılı ama bağlantılı değil de. Onu okumazsanız bir şey kaybetmezsiniz. Yani en azından...