Oy sınırı: 48
Yorum sınırı: 188Pekala, tam anlamıyla bok gibiydim.
Resmen dağılmıştım ve toparlanmak istemiyordum.
Chan hyung beni bir şekilde sakinleştirmeyi başarmıştı, şimdi ise eve götürüyordu. İkinci derse girmemiştim, hoş girsem de bir işe yarayacağını düşünmüyordum. Arabası evin önünde durduğunda son kez burnumu çekip ona sarıldım.
"Seninle geleyim mi?"
"Gerek yok hyung, zaten yeterince başını şişirdim."
"Jisung..."
Gülümsemeye çalıştım. "Şaka yaptım, git sen."
Ne kadar aklının bende kalacağını bilsem de biraz yalnız kalmak istiyordum. Kapıyı açıp arabadan inerek Chan hyunga el salladım ve eve doğru adımladım.
İçeriye girip derin bir nefes alarak kendimi yatağıma bırakmıştım. Canım hiçbir şey yapmak istemiyordu. İkisinin el ele tutuşan görüntüleri kafamdan gitmiyordu ve bu bende tekrar tekrar ağlama isteği yaratıyordu.
Ne yapacağım hakkında hiçbir fikrim yoktu. Günümün yarısı Ryujin'le birlikte geçerken nasıl düşünmeden duracağımı bilmiyordum. Tam anlamıyla çaresiz hissediyordum.
Minho ve Ryujin... aslına bakarsanız çok yakışıyorlardı.
Bu düşünce tekrar gözlerimin dolmasına sebep olmuştu. Yastığıma sarılarak gözlerimi kapattım, sadece uyursam bu düşüncelerden kurtulabilirdim. Bu yüzden gece olmamasına rağmen uyumayı denedim.
Ne yazık ki başaramamıştım. Birkaç saat boyunca yatakta dönüp durmuştum ve hiç iyi hissetmiyordum. Kalbimdeki sızı geçmek yerine her dakika daha da artıyordu sanki.
O sırada odamın kapısı tıklatılmıştı. Felix olduğuna emindim, bir süre sessiz kaldım. Aslında onunla konuşmaya ihtiyacım vardı bu yüzden ağlamaktan kısılmış sesimle seslendim. "Gel."
Kapım oldukça yavaş bir şekilde açılmış, sarı tutamlar ve her ne kadar gülümsese de gözlerindeki üzüntü duygusunu gizleyemeyen bir surat görüş açıma girmişti.
Yatakta oturur pozisyona geçip burnumu çektim gözlerimi kaçırarak. Felix ise kapıyı ardından kapatmış, karşıma oturmuştu bağdaş kurarak.
"Hey, asma güzel suratını." Bu dediğiyle göz devirmiştim. Elindeki poşeti kaldırıp gülümsemeye başlamıştı. "Kalp yarasına en iyi gelen şeyi aldım, hem de en sevdiğinden, vanilyalı."
Tamam, tekrardan ağlamaya başlamıştım. Böylelikle Felix hızlıca bana sarılarak paniklemişti. "O-o da vanilya kokuyordu Felix."
Bağırarak konuştuğumda Felix elini saçlarıma çıkarıp sakinleşmem adına okşamıştı. "Hadi ama Jisung. N'olur ağlama, sana anlatacaklarım var."
Bunu demesiyle gözyaşlarımı silip burnumu çekmeye başlamıştım. Poşetten çıkardığı dondurmalardan birini bana uzatmış, diğerini ise kendisi yemeye başlamıştı.
"Changbin'le konuştum." İşte konu şimdi dikkatimi çekmeye başlamıştı.
"Minho'nun Ryujin'le flört ettiğini hiç görmemiş, Yeji'ye nasıl davranıyorsa ona da öyle davranıyormuş. Arkadaşları bile şoka girmiş yani."
Dondurmamdan ısırıp tekrar burnumu çektim. Aslına bakarsanız bunu ben de biliyordum. "Çok ani oldu, hiç beklemiyordum."
Felix kafasını onaylayarak sallamıştı. "Birkaç gün bekleyelim, sen de hemen toparlan tamam mı? Bu işler böyle olmuyor yakında ayrılacaklarına kalıbımı basarım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Write Your Own Story /Minsung
Fanfiction(TAMAMLANDI.) "Hadi ama Jisung, kim kendi yazdığı kitaba ağlar ki?" Felix'in sesiyle gözyaşlarımı tekrar silmiştim. "Ama Lix, Minho'm ölüyor!" - 1Month ile bağlantılı ama bağlantılı değil de. Onu okumazsanız bir şey kaybetmezsiniz. Yani en azından...