Önceki bölümleri okuduğunuza emin olunnnn
Oy sınırı: 29
Yorum sınırı: 90Ertesi sabah, Felix Changbin'le buluşacağını söyleyerek bizimle gelmemişti. Sonuç olarak ben, Seungmin, Ryujin, Jeongin birlikte anlaştığımız kafeye gelmiş; menüyü inceliyorduk.
"Önce bir kahvaltı yapalım bence." Jeongin konuştuğunda kafamı salladım.
Siparişlerimizi verip beklerken sohbete dalmıştık bile.
"Bu hafta finaller başlıyor." Seungmin hiç iç açıcı bir konu açmamıştı. Kafamı elime yaslayıp ofladım. "Şu iki gün biraz çalışalım."
Ryujin de onaylamıştı. "Birlikte çalışalım derdim ama birleşince çalışmak hariç her şeyi yapıyoruz."
Hepimiz gülerken siparişlerimiz gelmişti. Seungmin çubuklarını eline alırken bana döndü. "Biz çalışır mıyız?" Kafamla onayladım. Seungmin disiplinli olduğu için çok fazla kaytarmıyorduk çalışmaktan.
"Hatırlıyor musunuz? En son birlikte ders çalışalım dediğimizde Ryujin'i halısahadan toplamıştık."
"Yapma Sung. Hayatımda bu kadar eğlendiğimi hatırlamıyorum."
"Sarhoştun Ryu."
"Tamam, hatırlamıyorum işte."
Hepimiz tekrar gülerken zamanın nasıl geçtiğini fark etmemiştik bile. Güneş batmaya başladığında ayaklanmıştık.
Jeongin ve Ryujin'e veda ettik, onlar en yakın iki arkadaş sinemaya gitmeye biz ise Seungmin'le kütüphaneye gitmeye karar vermiştik. Bu motivasyonla güzel ders çalışacağımızı düşünmüştük.
Yanımızda kitaplarımız yoktu ve eve gitmeye de üşenmiştik. Yakın olduğu için okulun kütüphanesine gitmeye karar verdik. Dolaplarımızda birkaç saat için yeterli kitap vardı. Kampüse girene kadar sohbetimize devam etmiştik. Hava kararmaya başladığı için bahçedeki ışıkları yakmışlardı.
Otomatik kapıdan girdiğimizde klimanın ılık havası yüzümüze çarpmıştı. Sonbahar tam anlamıyla gelmişti.
Adımlarımızı önce dolaplarımıza sonra ise büyük kütüphanemize yönlendirdik. İçeri girer girmez bakışlarım etrafı taramıştı. Fazla kimse gözükmüyordu, bu da daha rahat çalışabileceğimiz anlamına gelirdi.
Direkt arka taraflara doğru ilerlemeye başlamıştık. Dev gibi kitaplıklara bakarken her seferinde kendimi büyülenmekten alıkoyamıyordum. İçimde oluşan kıpır kıpır hisse de engel olamıyordum.
Ben kafamı kaldırmış, yüksek kitaplıkları incelerken önümdeki bedenin aniden durmasıyla ona çarpmıştım. "Ah!"
Alnımı ovalayarak bakışlarımı indirdim. "Neden durdun Seung?"
Seungmin sol taraftaki cam kenarı masaya ilerlerken "Hiç." Diye yanıtlamıştı. Açıkçası tatmin olmamıştım, bu yüzden ne olduğunu anlamaya çalışırcasına etrafıma baktım.
Duvar kenarındaki masada Chan hyung ve Minho'yu görmemle kaşlarım çatılmış, kalbim hızlanmaya başlamıştı. Her ne kadar arkadaş olsalar da yalnız ikisini ilk defa görüyordum.
Aklıma dün geceki anlar doluştuğunda yüzümün yanmaya başladığını hissetmiştim. Beni görmesini istemiyordum. Sincaplı pijamalarımı unutması gerekiyordu. Seungmin'in kolunu tuttum hızlıca.
"Hadi başka bir yere gidelim." Kafasını olumsuz anlamda salladı. "Olmaz, o kadar geldik."
Sessiz olmaya çalışarak fısıldadım. "Ne olur Seungmin, hadi gidelim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Write Your Own Story /Minsung
Fanfiction(TAMAMLANDI.) "Hadi ama Jisung, kim kendi yazdığı kitaba ağlar ki?" Felix'in sesiyle gözyaşlarımı tekrar silmiştim. "Ama Lix, Minho'm ölüyor!" - 1Month ile bağlantılı ama bağlantılı değil de. Onu okumazsanız bir şey kaybetmezsiniz. Yani en azından...