9. Bölüm

9.2K 424 64
                                    

Merhaba arkadaşlar. Zor da olsa yeni bölümü yetiştirdim. Keyifli okumalar diliyorum. 🥰😘🥰😘🥰😘

 

 

 

Şahin denen adam Demir’in yüzüne telefonu kapattıktan sonra bana dönerek “senin bu sevgilin hep böyle agresif mi? Bence sen bundan ayrıl. Senin gibi güzel bir kız böyle agresif adamlarla yapamaz. Sana benim gibi kibar ve yakışıklı adam gerekiyor” dedikten sonra yanağımdan makas aldı. Elini ittirerek, “çek elini”  diye tepki gösterdim.

Yapmış olduğum hareket karşısında, “şşşşş sakin ol bebek. sadece bir dokunuş. Dua et ki Demir gelsin. Gelmezse o zaman görürsün dokunuş nasıl olurmuş” dedi pis pis sırıtarak.

Bakın ben Demir’in sevgilisi değilim. O sadece bana yardım ediyor. Rusya'ya geldikten sonra bir yer bilmediğim için sadece destek oluyor. Hepsi bu kadar.” Dedim

“İster sevgilisi ol, ister arkadaşı, istersen de hizmetçisi umurumda dahi değil. Sana zarar gelmesini istemediği ortada. Bu nedenle ben de bunu değerlendirip onu yakalayacağım ve onun o pis canını alacağım” Dedi sinsice

İnanın bana onun umurunda dahi değilim. Umurunda olmadığım içinde gelmeyebilir? O zaman ne yapacaksınız bana” diye sordum. Serbest bırakırız demesini umut ederek baktım. Ancak pek bu ihtimal yok gibi görünüyordu.

Aklımdakileri destekler gibi, “Geliiir geliiir sen merak etme. Ha gelmezse de bu güzelliğe yazık olacak. Çok yönlü planlarım var sana ne olacağı konusunda. ” dedi beni eliyle baştan aşağı işaret ederek. Korku içinde gözüne baktığımda gülümseyerek odadan çıktı.

Yine odada tek başıma bırakılmıştım. Büyük ihtimal Demir’in gelmesini bekliyorlardı. Demir gelecek miydi, İtalya’dan dönmüş müydü? Bu soruların karşısında aklımda iki cevap vardı. Birincisi  dönmemişse Rusya’da olmadığını söyleyerek zaman isterdi. Zaman istemediğine göre dönmüştü. Yada gelmeyecekti ve bu yüzden yerini söylemek istemedi. Yerini söyleyerek peşine düşmelerini istemeye bilirdi.

Aslında aklımla çok soru vardı. Kaçırıldığımı nasıl öğrenmişti?  Sözünü dinlemediğim için çok kızgın mıydı bana. Otelden çıkma dediği halde çıkmıştım o da yetmiyormuş gibi yakalanmıştım. Elini kolunu bağlamıştım. Ben olsam canına okurdum. O da kesin kızmıştır ve belki de benim yüzümden ölecekti. Bu adamların bizi canlı bırakmayacağı ortadayken ölmeyecek olmamızı umut etmek saçmalık olurdu.

İki saat kadar zaman geçmiş sonunda yemek gelmişti. Beni açlıktan öldürmek istemediklerini belli etmişlerdi. Önce yemek istemesem de dayanamayarak yedim. Bunun doğru bir fikir olmadığını düşünsem de öleceksem zehirlenerek ölmenin daha iyi olacağını düşünerek bitirdim. Hiç olmazsa çok acı çekmezdim.

Yemekten sonra artık yorgunluğumu daha iyi hissetmeye başlamıştım. Biraz olsun dinlenmenin iyi olacağını düşünerek kanepeye uzandım. Yarı uykulu yarı uyanık diken üstünde uyku çektim. Sabahın ilk ışığıyla gözlerimi açtım. Diken üzerinde uyuduğum için en ufak gürültüde gözlerim açılıyordu. Dışarıdan gelen köpek seslerinin yanı sıra adamların seslerinden dolayı yine gözlerim aralandı.

Yattığım kanepeden kalkarak pencereye yaklaştım. Dışarıya baktığımda adamların telaşlı hallerini gördüm. Büyük ihtimalle de Demir için hazırlık yapıyorlardı. Bu kadar telaşlandıklarına göre de Demir’den çok korkuyor olmalıydılar.

Kendi hayatımı mahvettiğim yetmiyormuş gibi Demir’in de hayatını mahvediyordum. Hep böyle mi gidecekti? Hiç mi hayatım yolunda gitmeyecekti? Hayattan istediğim tek bir şey vardı o da Akın ile mutlu bir hayat sürdürmek ve kızıma mutlu bir yuva sunmaktı. Kader bunları vermediği yetmiyormuş gibi bir de milyonda bir kişinin başına gelecek şey gelmiş başıma Rus mafyasına bulaşmıştım. O da yetmiyormuş gibi hayatımı kurtaran adamın da hayatını tehlikeye atmıştım. Bu kör talihten başka bir şey değildi de neydi?

BEYAZ GÜLÜM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin