Merhaba canlarım. Sizden ufacık ricam olacak. Lütfen kısa da olsa yorum yapın. Yorumlarınız sayesinde daha fazla okurlara ulaşmakta desteğiniz olacak. Bunu benden esirgemeyin. Sizlere kocaman öpücük yolluyorum. Kendinize iyi bakın keyifli okumalar diliyorum. 🥰😘🥰😘🥰😘
Akın'ı yerde ağzından ve burnundan kan akar vaziyette bırakarak arabaya doğru ilerledik. Arabaya binene kadar gözlerim Akın'ın üzerindeydi. Yerde kıvranışını ve burnundan akan kanı pahalı ceketine silişini mutlulukla seyrettim. İçimden, "Oh olsun, içimin yağları eridi." Dedim. Onun için üzülmek kesinlikle hissettiklerimin yanından dahi geçmiyordu. Sadistçe olsa da onu perişan halde görmek mutluluk vericiydi
İşte Allah'ın sopası yoktu, ancak Demir'i vardı. Demir'i yollayarak böyle yamulturdu adamı. Allah'ım Akın'a da Demir'i göndermiş yamultmuştu. İçimden, "Hey aslanım benim nasıl da Akın'ı paçavra gibi yerden yere çaldı." Dedim mutlulukla. Akın paçavra gibi değildi , paçavranın ta kendisiydi. O kadar karaktersiz adamdı ki Demir'e olan korkusundan karşısında konuşamamıştı bile.
Akın'a tiksinti içinde bakan gözlerimi çekerek koruyucu prensime, Demir'e çevirdim. Yüzümde mutluluk ile ben ona bakarken Demir'in odak noktası çalıştırmaya yeltendiği arabadaydı. Dikkatli ve gülümseyerek baktığım halde o bana inatla bakmıyordu. Belki de benimle konuşmak istemediği için böyle davranıyordu.
Aklıma ötelediğim onun için olan mahcubiyetim geldiğinde pişmanlıkla yüzümü buruşturdum. "Ben sana kendimi nasıl affettireceğim Demir" diye içimden sızlandım.
Demir sonuna kadar tavırlı halin de Haklıydı. Akın'la nikahlı olmasam da evliye benzer bir yaşantımın olduğu yetmiyormuş gibi başka bir kadınla evli olan adamdan kızımın olduğunu öğrenmişti. Tüm bunları kaosun ortasında hak etmediği şekilde öğrenmişti. Ne söylese sonuna kadar haklıydı. Bağırsa kızsa yüzüme dahi bakmasa haklıydı.
Olay yerinden ayrılalı on beş dakika geçmişti. Ürkek ve kaçamak bakışlarla geçirdiğimiz süre boyunca ona bakıyordum. Ortamdaki sessizlik ve Demir'in çatık kaşları içimi daha çok sıkıntıya düşürüyordu. Gözlerim artık kaçamak bakmak yerine istemsizce ona kayıyor ve onda kalıyordu.
Gözlerini kısarak yola bakışını, sinirli olduğu için yüzünün gerilişini, aynalara göz ucuyla bakışını beynime kazımak ister gibi her haline bakıyordum.
Onunkiler bir kez olsun benden tarafa dönüp bakmıyorlardı. Ona dikkatli baktığımı bildiği halde bana bakmaması daha da huzursuzluğumu artırıyordu.
Bu hali hakkım olmasa da hoşuma gitmiyordu ve ortamdaki sessizlikten çok rahatsız oluyordum. Hele ki Demir'in yokmuşum gibi davranışına dayanamıyordum. Ne zaman bana kızgın olsa bunu yapıyordu. Yokmuşum gibi davranarak canımı yakıyordu. Bu duruma son vermek isteyerek. "Demir, biraz konuşalım mı?" diye ürkekçe sordum.
Hala gözleri yolda, sadece "sonra" diye cevap verdi.
İstemsizce kaşlarım havaya kalkarak dudaklarımdan, " ama" kelimesi döküldü.
Kaşları çatılı hızla bana döndü. Gözleri resmen kes sesini der gibi bağırıyordu. Bakışlarını destekler gibi, "Sonra dedim Gece sana" dedi kelimelerin üzerine bastıra bastıra.
Cümlesi biter bitmez de önüne döndü. Ciğerlerime çektiğim yetersiz hava ile gözlerimi camdan dışarı çevirdim. Aralık olan camı sonuna kadar açtım. İçeriye daha fazla oksijen girsin istiyordum. Sanki içeride oksijen kalmamış gibi nefes almakta zorlanıyordum. Camı açarsam belki de yeterince hava girer diye düşünüm.
Gözlerim dışarıda Demir'in bakışlarını düşündüm. Ardından da sonra kelimesi üzerinde yoğunlaştım. Yine haklıydı. Biraz kafası dağılmalı ve sakinleşmesi gerekiyordu. Ayrıca bu konu öyle üstün körü arabada konuşulacak bir konu değildi. Üç beş kelime söyleyerek kızgınlığını ve kırgınlığını geçiremezdim. Onun yerinde olsam bu şekilde kesin affetmezdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYAZ GÜLÜM
General FictionKapı açıldığında üzerimde bulunan havlunun panik ile elimden kayarak üzerimden sıyrılıp düşmesi üzerine gözleri vücudumda gezindi. O da benim gibi donup kalmıştı. Karşısında üzerinde hiçbir şey olmadan duran bir kadın vardı. Gözlerinde bulunan şaşk...