Merhaba arkadaşlar. Her seferinde size oy verin ve yorum yapın diye yazıyorum. İnanın bunu keyfiye yazmıyorum. Siz oy ve yorum yaptıkça kitabım hakkettiği okuma seviyesine ulaşacak. İnanın bu kadar az okunması moralimi yerle bir ediyor. Sizden tekrar rica ediyorum satır aralarına yorum yaparsanız ve alttaki yıldıza dokunursanız bana destek olmuş olacaksınız. Lütfen desteğinizi esirgemeyin. Sizleri seviyorum. 🥰😘🥰😘🥰😘🥰
Gözlerimi açmadan önce burnuma gelen amber kokusu içimde mutlu olduğum günleri anımsatıp huzur verdi. Akın'la kaçmadan önce yaşadığım o huzurlu mutlu günlerimi yaşıyormuşçasına huzurlu hissettim. Bir kez daha derin ve dolu dolu amber kokusunu içime çektim.
Uykunun yaratmış olduğu mahmurluk geçtiğinde almış olduğum kokunun kime ve neye ait olduğunu düşündüm. Beynimi çok yormama gerek kalmadan kokunun kaynağının Demir olduğunu algıladım. Yanağımın kaslı bir tene değdiğini ve bana ait olmayan kollar tarafından vücudumun sıkı sıkıya sarılı olmasından dolayı gözlerimi açma gereği duymadan anlayabildim. Koku, vücuduma dolanan kollar, yanağımda hissettiğim kaslar sayesinde gözlerimi açmasam da Demir’le aynı yatakta olduğumu anlayabiliyordum.
Gözlerimi bir daha hiç açmak istemezcesine iyice kapatarak, “Allah’ım düşündüğüm gibi bir görüntümüz olmasın ve hastalıktan dolayı öyle hissediyor olayım. Gözlerimi açtığımda Demir’le aynı yatakta sarmaş dolaş olmayalım. ” diye dua ederek gözlerimi açtım.
Gözlerimi açtığımda çok fazla hareket etmemeye dikkat ederek göz gezdirdim. Dileğim kabul olmamış kafam Demir’in göğsünde, bacaklarım ise onun bacaklarının arasında, tüm vücudumuz birbirine yapışmış bir şekilde sarmaş dolaş yatıyorduk. Tüm bunlar yetmiyormuş gibi ip askılı geceliğim ve mini şortum ile çok da hoş olmayan bir görüntü sergiliyorduk.
Bu hale nasıl geldiğimiz konusunda zerre bilgim yoktu. Bu durumda olma sebebimizin ben olma ihtimalinin olmaması için temennide bulundum. Allahtan ki Demir hala uyuyordu. “Evet Gece onu uyandırmadan yataktan çıkarsan rezil olmaktan kurtulursun” diye söylenerek Demir’in kollarından kurtulmaya çalıştım. Çok yavaş hareketlerle üzerimde olan kolunu tutarak kaldırdım. Ne kadar da yavaş hareket etsem de anında Demir gözlerini açtı. Uyku mahmuru kafasını yastıktan çok az kaldırarak gözlerini bulunduğumuz pozisyonda kısa süre gezdirdi.
Benim aksime durumumuzu umursamadan tekrar kafasını yastığa bıraktı. Vücudumdan çektiği ellerinden birini gözünde ve alnında gezdirdi. Uykusunu açmaya çalışıyordu. Uykusu açılmış olacak ki, kafasını onda olan gözlerime çevirdi. Uykulu ses tonu ile, “iyi misin?” diye sordu.
Kurumuş ve şişmiş boğazım nedeni ile cızırtılı çıkan ses tonum eşliğinde, “daha iyiyim” dedim.
“Belli oluyor sesinden” dedi kinaye içeren bir ses kullanarak.
Uykusunu açmak için alnında kullandığı elini bu seferde benim alnıma koydu. “ateşin yok. Bu iyi” dedi. Ardından da terden yanağıma yapışmış saçlarımı çekerek.
Tüm bunlar olurken hala çıplak bacaklarım onun bacaklarının arasındaydı. Kafam ise göğsünde hafif onun hareketlerini görebilmek için kalkmış şekildeydi. Aslında ne yapmam gerektiğini bilemediğim için hareketsiz bekliyordum.
Yine ne yapacağımı bilmez halimi kurtaran Demir oldu. “dün ateşlendin. Doktor geldi iğne yaptıktan sonra ateşin biraz düştü. Ateşten dolayı üşüyordun ve üzerini giydirmek riskliydi. Üşüdüğünü ısrarla söyleyince ben de seni ısıtmak için yanına yattım.” Dedi.
“Hastalığımı sana bulaştırabilirdim. Keşke yaklaşmasaydın.” Dedim.
“Çok üşüyordun. Bu şekilde ateşini sürekli kontrol edebilmem daha kolaydı. Ayrıca ben kolay kolay hastalanmam.” Dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYAZ GÜLÜM
General FictionKapı açıldığında üzerimde bulunan havlunun panik ile elimden kayarak üzerimden sıyrılıp düşmesi üzerine gözleri vücudumda gezindi. O da benim gibi donup kalmıştı. Karşısında üzerinde hiçbir şey olmadan duran bir kadın vardı. Gözlerinde bulunan şaşk...