Merhaba aşklarım. Hepinizin keyif alarak okumasını umuyorum. Lütfen satır arası yorumlarınızı eksik etmeyim. Tabii bölümü beğendiyseniz mutlaka oy verin. Yeni bölümlerle ilgili duyurularımı öğrenmek için takip edin. Sizleri seviyorum. 🥰😘🥰😘🥰😘🥰
Ormanın ortasındayım ve arkamda kurt köpekleri ile birlikte bir sürü adam beni yakalamak için yarış yapıyorlardı. Tek avantajım ise ormanın sık ağaçlarla kaplı olmasıydı. Ağaç yaprakları ve gövdeleri insan bedeninden büyüktü. Gövdelerinin büyüklüğü sayesinde bazen gözden kaybolabiliyordum. Ayrıca hava inanılmaz derecede sıcaktı. Koşmanın ve sıcağın etkisi ile susuzluktan boğazım kuruyor nefes almakta güçlük çekiyordum.
Sıcaktan dolayı hayıflanırken birden bire güneşin kaybolması ile her yer zindan gibi kararmıştı. O kavurucu sıcaklar gitmiş yerini buz gibi esen soğuk rüzgarlara bırakmıştı.
Artık sıcaktan kavrulmuyor bu seferde üşüyordum. Fakat üşüyor olmam peşimdeki adamlardan kaçmam için engel teşkil etmiyordu. Karanlıkta nereye koştuğumu göremesem de ellerim ile önüme barikat gibi yaparak olumu açabiliyordum.
Aslında nereye koştuğuma dair en ufak bir fikrim olmadan bilinmezliğe gidiyordum. Bir süre daha koştuğumda uzaklardan zifiri karanlıkta hafif bir ışık süzmesi göründü. O tarafa doğru yönümü çevirip koşmak yerine temkinli adımlarla ilerlemeye başladım.
Bir kaç adım sonrasında o ışık süzmesinin sonundan Akın’ın yüzü belirginleşti. Onu görmüş olmam ile adımlarım tamamen durdu.
Akın elleri ceplerinde sakin adımlarla bana doğru yürüyordu. Akın’ı görmüş olmam beni rahatlatmamış sadece burada ne aradığını merak etmeme neden olmuştu. İyiden iyiye yaklaştığında elimi kaldırarak, “dur! Gelme sakın” diyerek yaklaşmasını engelledim.
Akın, sabit durduğu yerden ellerini ceplerinden çıkararak, bana doğru uzattı. “Gece gel gidelim. Seni o adamlardan kurtarmaya geldim.” Dedi yüzünde o tanıdığım gülümsemesi ile.
Tam elimi uzatacakken aklıma Lavin’in yaşamak zorunda oldukları geldi. Elimi gerisin geriye çekerek, “sana güvenmiyorum. Başıma ne geldiyse senin yüzünden geldi. Lavin’in ve benim hayatımızı mahvettin” dedim. Tüm sözcükler kızgın ve kırgın bir şekilde dökülmüştü dudaklarımdan.
Akın yumuşak ve üzgün çıkan ses tonu ile, “Yapma Gece. O bir hataydı. Seni çok seviyorum. Gel gidelim buradan” diye ikna etmeye çalıştı. İçimden doğru söylüyor olabilir mi diye düşünmeden edemedim. Yine aynı şeyi yapıyordu. Güzel sözlerle ikna etmeye çalışıyordu.
Kararsız bir şekilde Akın’a bakarken çaprazımdan bir ses geldi. “gitme Gece. O sana iyi gelmeyecek. Seni yine kandırıp yarı yolda bırakacak.” Diye seslenen sese döndüm.
Adamın yüzünü göremiyordum. Akın’ın aksine yüzü gölgeliydi ve kim oluğunu seçmekte zorlanıyordum. Akın’ın ise görüntüsü ap acık ortadaydı. Adama ne kadar dikkatli baksam da kim olduğunu bir türlü seçemedim. Ben onu incelerken tekrar konuştu. “ Benimle gel Gece yeni bir hayat vereceğim sana.” dedi. Sesi tanıdık geliyordu. Daha önce duymuş gibiydim. Ses tonu farklı bir güven hissi veriyordu.
Akın “ sakın Gece. Ben senin hem geçmişinim hem de geleceğin. Benimle gelmelisin” derken artık yumuşak çıkmıyordu ses tonu.
Bu sefer gölgede kalan adam elini uzattı. Bir şey söylemeden ona doğru adım attığımda Akın hızlı adımlarla yaklaşıp kolumdan tutup çekiştirmeye başladı. Belimde hissettiğim karanlıktaki adamın koluyla Akın’dan kurtuldum. Akın adamın bu hareketine karşılık belinden çıkardığı silahı bana doğrulttu. Tanımadığım adam ise arkasına alarak silahla aramıza girdi. Adamın cüssesinden çekebildiğim kadar kendimi çekerek Akın’a, “yapma ne olur. Vurma onu. Akın yalvarıyorum sana yapma” diye ağlayarak bağırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYAZ GÜLÜM
General FictionKapı açıldığında üzerimde bulunan havlunun panik ile elimden kayarak üzerimden sıyrılıp düşmesi üzerine gözleri vücudumda gezindi. O da benim gibi donup kalmıştı. Karşısında üzerinde hiçbir şey olmadan duran bir kadın vardı. Gözlerinde bulunan şaşk...