Merhaba canlarım. Bu bölümü biraz uzun yazdım. İnşallah beğenirsiniz. Bir de beni hayattanbanakalan kullanıcı adımla takibe alabilirsiniz. Bu şekilde kitap hakkında duyurularımdan haberdar olursunuz. Ayrıca sormak istediklerinizi sorabilirsiniz. Sizi çok seviyorum🥰😘🥰😘🥰😘🥰😘
Çok akıllı kimseler başkalarının hatalarından öğrenirler ve hata yapmazlar; akıllı insanlar hata yaparlar ve ders çıkararak bir daha yapmazlar; ahmak insanlar ise sürekli hata yaparlar ve ders çıkarmazlar.
Hz. Ali
Çok güzel bir söz. Biz insanlarda aynı bu söz de olduğu gibi üçe ayrılıyoruz aslında.
Hiç hata yapmayanlar. Hata yaptıktan sonra, hatasından ders çıkaranlar ve sürekli hata yapanlar, yaptıkları hatalardan ders çıkarmayıp bunu tekrarlayanlar. İste ben de bu insanlardan ikincisi olmak ve ders çıkarmak istiyorum. Zaten birinci olmak çok mümkün gibi görünmüyor. Ancak kesinlikle üçüncü insan modelinden de olmak istemiyorum.
Yaptığım hatalar sadece beni etkilemiş olsa bir nebze umursamazdım. Ancak hatalarım tüm ailemi ve biricik kızımı etkiliyordu. Hele ki bu son hatam çok büyük bir hataydı. Duygularımla hareket etmiştim ve bedelini sadece kendime değil hem aileme hem de kızıma ödetmiştim. Bundan sonraki yaşantımda aynı hataların yaşanamaması için aklımla hareket etmeye söz vermiş ve yoluma o şekilde ilerlemeye karar vermiştim, Rusya’ya gelirken. Verdiğim sözü tutmak için Demir’den uzak duracak bunun içinde elimden geleni yapacaktım .
Sabahın erken saatinde uyandım. Kendimi iyi hissediyordum. Antibiyotikler işe yaramış çok çabuk toparlamıştım. Bunu fırsata çevirerek dünkü yaşadıklarımı unutmak istercesine duşa girdim. Duştan çıktıktan sonra, üzerime yaz gününe yakışır şekilde mini bir elbise giydim. Elbise vizon renkte ve omuz başlarından büzdürülmüş V yakaydı. Dekoltesi göğsümün üst kısmını azda olsa açıkta bıraksa da elbiseye yakışır şekilde güzel duruyordu. Etek kısmı bol ve bel kısmı belime oturuyordu.
Kız kardeşim Ayda zevkli kızdı. Dolabında muhteşem kıyafetleri vardı. Bedenlerimiz birbirine yakın olduğu için o kıyafetlerden bir çoğunu da bana vermişti. Kocam sandığım adamın evinde doğru düzgün bir kıyafetim yoktu. Görümcemin eskileri layık görülürdü. O beğenmeyecek ve sıkılacak da bana kıyafet verecek, ancak o zaman farklı bir kıyafetim olurdu.
Baba evinde hiç yokluk görmeyen ben kocam sandığım adamın evinde yıllarca yokluk çekmiştim. Aç kalmış psikolojik eziyet görmüş ve yokluk çekmiştim. Şu an yirmi üç yaşında olmama rağmen ruhsal olarak kendimi daha yaşlı hissediyordum. Hak etmediğim hayatı yaşamak zorunda kalmak ve o hayatı bir hiç için çektiğimi bilmek inanılmaz derecede insanın canını yakıyordu. Gururum acıyordu. Evet kesinlikle böyle bir duyguyu hissediyordum. Kandırılmak, ihanete uğramak, aşağılanmak bunlar insanın gururunu gerçekten acıtıyormuş.
Düşüncellerimden sıyrılarak aynada kendime tekrar baktım. Çok güzel olmuştum. İnsan ne kadar güzel hissederse o kadar da özgüveni yüksek oluyordu. Buna ihtiyacım yok muydu kesinlikle vardı. Demir’in karşısında akşamki yaşadıklarımızı umursamadığımı ve yaşadığımız durumdan etkilenmediğimi göstermeliydim. Birde artık Akın ile kozlarımı paylaşmanın sırası gelmiş geçiyordu bile. Bu gün o işi de halletmeliydim.
Makyajımı da yaptıktan sonra hazırdım. Uzun zamandır makyaj yapmadığım için biraz tuhafıma gitse de silmek istemedim. Gözlerimin mavisi sürdüğüm aylanır ve rimel ile daha bir ortaya çıkmışlardı. Aşırı dolgum olmasa da çoğu dudaklara göre dolgun olan dudaklarıma rujumu sürerek makyajla olan işimi sonlandırdım.
Odadan çıkmaya hazır olduğumda artık saat sabahın erken saatlerini çoktan geçmişti. Öylen olmak üzereydi. Giydiğim topuklu ayakkabının gürültüsü eşliğinde odadan çıktım. Koridorda asansöre doğru yürürken bir iki kez arkama dönüp Demir’in odasının kapısına baktım. Yaptığım davranıştan dolayı, “aklını başına al ve ona göre davran. Demir senin umurunda değil Gece. Umurunda olmadığı içinde o şekilde davran. Daha adamı görmeden görme umudu içerisinde dönüp arkana bakıyorsun. Şu ana kadarki düşüncelerinde ilerle ve özgüvenini düşürme.” Diye talimat vererek asansörün düğmesine bastım. Bir dakikayı geçmiş hala asansör gelmemişti. Sabırsız biri olduğum için kollarımı göğsümde bağlayarak tek ayağım ile ritim tutturmaya başladım. Bir türlü gelmiyordu her katta duruyor ve hareket etmiyordu. Hangi katta durduğuna bakarak, “hay ben senin gibi asansörün-“ dedim ve cümlemim devamını getirmedim. Böyle lüks ve pahalı bir yerde kibar olmanın gerektiğini hatırlayarak devam etmek istemedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYAZ GÜLÜM
General FictionKapı açıldığında üzerimde bulunan havlunun panik ile elimden kayarak üzerimden sıyrılıp düşmesi üzerine gözleri vücudumda gezindi. O da benim gibi donup kalmıştı. Karşısında üzerinde hiçbir şey olmadan duran bir kadın vardı. Gözlerinde bulunan şaşk...